Çarşamba, Mart 31, 2010

Duygu Tahliyesi

Yeni bir duygu içimdeki, çıkmak isteyen ama hapsedilen bir heyecan sanki. Ne mutluluğa benziyor ne sevince, hissettiğim her duygudan öte.. Yoğundur hislerim benim halbuki.. Ne yapsam da üzemem kimseyi. Karıştırdı kafamı bu yeni gelen, sanki ciğerimde aheste bir eda ile yüzen. Tahliyesi yakındır hapsettiğim bu hissin, bir suç işleme de tekrar hapsetmek gerekmesin.

Perşembe, Mart 25, 2010

Ben(Sen)deki Karanlık

Islak ve Kimsesiz bir Perşembe bugün şairin dediği gibi.. Öyle duruyoruz, boş ve yalnız karanlıklarda. Bir gün olur da düşersen, adamın aklına kötü şeyler getiren geceyarısı karanlığına, yetmesin aydınlıklar sana. Karanlıkta ol, ama aydınlık hiç gitmesin gözlerinden.. Bir gün olur da anlarsan beni, düşünme bendeki karanlık senin mi yoksa benim içinde olup da senin görmek istemediğin mi..

Çarşamba, Mart 24, 2010

Hatırdır Yazdıran Beni

Hiç bitmeyen, yeniden başlamaktan usanmayan günlerin hatrına yazıyorum. Hiç bitmeyecekmiş gibi, durmadan yazıyorum. Okuyan anlar söcükleri, ama anlayamaz asıl anlatmak istediğimi. Çünkü sözcükler değil benim anlamsızlığımı karşılayan. Sözlere sığdırılmaz o anlamsız anlam. Sensiz geçen günlerin hatrı, taa dimağımda yapışıp kalan. Yutamadığım, sayesinde yutkunamadığım hatır. Ah, yüzyıl geçse de bitmeyecek bu sözler, çünkü kimse bilemeyecek asıl anlam gözler.. Bilinmez diyarlarda, anlaşılmaz sözlerin sabahı bugün doğan ve her sözüm gibi düşündüren, insanı anlamsızlığa sürükleyen an...

Salı, Mart 23, 2010

Kavuşma..

Uzun gecelerin sabahıdır, doğduğum gün. Hem gecem hem gündüzüm oldun bugün.. Hem sırılsıklam oldum yalnızlık yağmurunda, hem kurudum beni yakan sıcaklığınla. Yalnız kaldım, yanlış yaptım. Ona rağmen hep ben oldum, bende buldum benliğimi.. Sonra bensiz kaldım yine sensiz olduğumu düşündüm kaldırımların üzerinde yürürken.. Gecelerin sabahına yeniden kavuşurken...

Anla beni..

Yetmez bildiğim kelimeler anlatmaya kendimi, ne beni, ne bendeki benliği.. Belki de yetmediğinden anlamı kelimelerin, bir türlü anlatamıyorum sebebini dertlerimin. Yardım et bana ne olur, anla beni gözlerimden, diyorum ya anlayamazsın beni sözlerimden..

Hayat..

Hayat bir nehir, kürek çeksen ne fayda, eninde sonunda düşeceksin ya kumsala ya kara toprağa...

Çarşamba, Mart 17, 2010

Ne istedim, Ne Buldum..

Sade bir ömür, sessiz bir hayat istediğim, sadece biraz nefes almak hedefim. Yalnız bir adamım ben sessizlik kapısında, anlaşılır gibi yapılıp anlaşılmasam da.. Yaşadıklarımın enkazından doğrulduğumda, anladım nerdeyim ben hangi diyarda. Hüzünlerimi gömdüm kalbimin toprağına.. Gülerken ağladım hayatı umursamazca.. Sonra kustum nefretimi kendi kendime, olan yine bana oldu. Şuna baksana; istediğim ne, bulduğum ne?

Yalnızlık gözyaşım..

Yol hayat yoluydu, kaldığımda bir başıma. Bazen acıdım kendime, bazense sevdiklerime.. Gözümden akan yaştı beni solduran ve suskunluğumdu beni yıldıran.. Ağlamak kendime getirdi beni, konuşturdu ruhumu adeta. En yalnız anımda, yanımdaki yalnızlıktı beni bende bulduran ve en mutlu anımdı beni gözyaşı ile buluşturan..

Cuma, Mart 12, 2010

Değişik..

Boş bir hayat, boş bir gün, temeli atılmış ama gerisi bekleyen bir gelecek. Hiç bir şey yapmak istemeyen, sıkıldıkça sıkılan bir can.. Melankoli düşüncelerin bol olduğu bir geçmiş. Çok şeyler hatırladığım, ama her hatıramı unutmak istediğim bir hafıza. İnsan olmadığını düşünen garip bir insan. Düzensizliğin, düzenli safında yer aldığını düşünen garip bir düşünce. Galiba değişime ayak uydurmaya çalışıyorum böylece..

Çarşamba, Mart 10, 2010

Ortaya Karışık

Çorba misali zihnim karışık karmakarışık... Ne yapsam yeni bir malzeme ekliyorum çorbaya. Karışıyor, karmakarışık oluyor... Kötülük mü yaşam felsefem yoksa iyilik mi bilmiyorum, kötülük iyiliğe karışıyor. Siyahın beyaza karıştığı gibi.. Çözülmesi zor bir düğüm sanki; nefes alışım, verişime karışıyor. Ölüm ile hayat arasında gidip geliyorum öylece.. Sessiz, çaresiz, seninle ama sensiz... :s

Pazar, Mart 07, 2010

Hiç Gitmeden Gelen..

Şafak vaktiydi, o an.. Her günün başlangıcı, her gecenin bitişi olan. Buruk bir Pazar sabahından aklımda kalan an. Sensiz geçridiğim bilmem kaçıncı gün, ona rağmen hasreti hala yüreğimi burkan. Sona erdi bir gece, geri geldi yeni gün. Derken hiç gitmeden gelen bir tek sen oldun, üzüntüm... :(

Cumartesi, Mart 06, 2010

Sakarya'da Caddelerin Numaralandırılması


Muhtemelen üniversite hayatımın geçeceği şehir, Sakarya. Ülkemize ayak uydurup sürekli gelişmekte olan bir şehir. Şehir içi otobüs hattı sayısı 15 i geçmezken, yeni otobüsler alıp, ulaşım sistemini büyük şehirlerden özenti bir tavırla değiştiren şehirde, son günlerde bir cadde sokak numaralandırma işlemi başladı. Numaralandırma işlemi karışıklık oluyor diye yapılır benim bildiğim ama el kadar şehirde ne karışıklığı oluyor ona akıl erdiremezken. Birden gözüm bizim caddeye verilen numaraya takıldı. Takılır takılmaz memleket hasretim iki katına çıktı. Bizim caddeye verilen isme bak benim memleketin plaka numarası. Yakın bir zamanda bir dilekçe ile şikayete gideceğim galiba, "naptınız siz, zaten hasret çekiyordum. Geldiniz bir de caddenin adını 16(Bursa Plaka No) koydunuz." diye. Önce otobüslerdeki kart sistemi Bursanın aynısı, şimdi de caddenin adı. Büyükşehir Belediyesinin yeni hasret arttırıcı çalışmalarını bekliyorum... :(

Yeni Rekorum :p

Çay bardağı üzerinde kesme şeker durdurma rekorum :p

Cuma, Mart 05, 2010

Tükenmez Kalem

Kalem gibiyim hayatta, tükenmez kalem.. Mürekkebim bitse de adım hep tükenmez kalem. Ne yazdıysa benimle hayat onu yazdım kağıtlara. Bozuldu mekanizmam sonra kime dokunsam boyar oldum, kalıcı bir iz bıraktım ovmadan çıkmaz oldum. Dostum olan kağıtları kirletir oldum. Sonunda bitti mürekkebim. Ne yanlış çizer, ne doğru yazar oldum :(

Hayat Sınavım

Çoktan seçmeli bir sınav adeta hayatım. Üstelik ne soru sayısı belli ne de sınav süresi. Ne denemesini çözdüm bu sınavın, ne kurallarını okudum. Bir anda düştüm içine, İşaretledim durdum...