Perşembe, Nisan 29, 2010

Yaşam Felsefesi

Yalnız gecelerin sessizliğinde yaşama sarılmaktır benim felsefem. Tek derdi yaşamak olanların tutulduğu sevdadır tasam. Anlamaktır, anlaşılmayan anlamların ardında yatanı. Anladığını üflemektir soluduğum sevda atmosferine. Baharın çocuğuyum ben güzün hüznünde doğan.. Sonu bulan, sonda yaşamak zorunda olan..

Rüzgarın Getirdiği

Bindim eğerine rüzgarın. Savurdu beni öylece.. Bindiğim yerden, bildiği yere. Rüzgar bilirmiş meğer gideceği yeri. Hep sanırdım ki hiç bilmeden gider. Rüzgardan gelen, rüzgarla giden bir söz dilimin ucundaki. Bilmediği yerde rüzgara binen. Bilse de bilmese de istediği yerde inen. Çıktı ağzımdan da bindi rüzgara. İndi bu sözü okuyanın avuçlarına. İster aklına koy bu sözü, istersen de at gitsin. Rüzgarın getirdiğini, rüzgara bırak gitsin.

Çarşamba, Nisan 28, 2010

Yazdım..

Yazdım, düşünmeden, düşürmeden, düşmeden..Düşündüm, hiç acele etmeden. Histerik düşüncelerimin esiri oldum kimi zaman. Kimi zaman çocuksu melankoli hayatımı hatırladım. Yazdım, hiç bilmeden,görmeden, üzmeden.. Eski Türk filmlerindeki gazeteci çocukların sloganlarını hatırladım Onlar "YAZIYOR, YAZIYOR.." dedi, ben yalancı çıkarmadım.. Kimsesiz yalnızlığın esiridir yazdıklarım sensiz bir baharın yazıdır. Belki baharıdır belki güzüdür ya neyse.. Anladığın anlam kattı bildiğime. Hem bildiğime hem bilemediğime. Bilen bilir beni yalnız. Anlayan da anlayamaz ya. Yazdıklarımın esiri kimsesiz yalnızlık mı ben miyim bilmiyor yalnızlığım, almıyor aklım dinmiyor içimdeki bu heves, yazdım bunu da işte öylesine..

Perşembe, Nisan 22, 2010

Bir Rüya Yolculuğu

Yeni bir rüya gibi aklımdaki, hem gelip geçici, hem hayatımın geleceği gibi. Düzenlediğim her yazı, yaptığım her iş, yoruyor beni. O yorgunluk ki, sanki kalıcı. O rüya ki, sanki yansıtır geleceğimi. Sıkıntılı bir rüzgarın savurduğu saçlarımı, savurdukça ihtiyarlattığı beni. Hem beni hem de saçlarımı. Uzun bir yol var önümde ve öyle çok seçenek, öyle çok yol ayrımı var ki, kafam karışıyor işte. Düşüncesizce seçtiğim yollar çıkmaz sokak oluyor. Düşünüp de karar verdiklerim hiç bitmiyorlar. Gelecek bu yolun da sonu sabret. Sabret ki eresin, uzandığın ama bir türlü ulaşamadığın yere. Sabret ki kavuşasın sevdiğine. Gözümü açıyorum birden ve bahsettiğim rüya bu aklımdan geçen...

Perşembe, Nisan 15, 2010

Sebebi Karışıklığın..

Aklım başımda değil yine. Aslında hiç gerek yokken bile, yazıyorum her fırsatta öylece.. Neden yapıyorum ki bunu bilmem. Artık sözlerim tarihe kazınıyor. Tarih sözlerime giriyor, sözlerim tarih oluyor.. Adımın gerektirdiğini düşünme aşamasındayım hâlâ. Sessiz olmaya çalışan ama bir türlü beceremeyen bir benliğim düşünceler alemimde. Anlayan da yok anlatan da yok beni henüz. Karışık duyguların esiri, Dünya hapsinin mahkumuyum adeta. Gün sayıyorum çetelemde attığım her çizgi daha karmaşık düşüncelere sürüklüyor beni. Geçtiğim her gün, çorba etkisi yapıyor oluşturduğum hayat yemeğinde..

Pazartesi, Nisan 12, 2010

Ömrü Hayatımın..

Aklımla oynuyorsun galiba hayat.. Bana şaka yapma.. Kabak tadı verme bana, bit zamanında. Ya bit artık ya da beni yorma.. Azıcık mutluluk istediğim, fazlası değil. Akrep var cebinde sanki, istediğim fazla değil.. Ömür bu bitecek, peki ya sen bitecek misin? Bilmiyorum. Belki de hiç bitmeyecek hayatımın ömrü, belki de hiç gelmeyecek istediğim mutluluk. Çıkarma beni çileden bırak da gideyim, bitsen de bitmesen de en azından mutsuzluğa bir son vereyim...

Sebepsiz Sandığım..

Sebepsiz bir gün daha hayatımdan geçen, nedensiz bir ben yine.. Yazdıklarım amaçsız, yazdıklarımla çizdiklerime yön veriyorlar sadece.. Yeni bir sebep arıyorum yaşamaya. Yalnız ve kimsesiz günlerin sabahının sessiz çocuğuyum ben. Evet hala, hala çocuğum. Uzun bir düşünce kaplıyor bir anda beynimi de, ancak öyle anlıyorum. Sebepsiz değil bu hayat. Sessiz, bazen çaresiz ama yine de sebepsiz değil. Çocukluğun getirdiği bir hevesle öyle sürdürüyorum yaşamayı ve öylece duruyorum bazen. Bakıyorum, neden buluyorum kendimce. Uzunca bir dönem balkon çocukluğu yapmış biriyim oysa ben. Uzunca izlemeye doyamadığım caddeler beni yaşamaya heveslendiren..

Pazartesi, Nisan 05, 2010

Hafıza Kaybı

Sabahın ilk ışıkları kamaştırdı gözlerimi. Hatırlamaya çalıştım dünkü sözlerimi. Sordum bana son mesaj atana. Benimle dalga mı geçiyorsun dedi. Dedim ben bilmiyorum inan. Dedi ki 4 saatlik hafıza kaybı mı olur. Dedim Dünya sarhoşluğu bu, olur. 4 saat değil seneler bile kaybolur. Sonunda söyledi dedi sen neler yaptın.. Bir bilsen ne potlar kırdın. Üzüldüm kendimce ağladım dün gece hafıza kaybıma sövdüm bütün gece..

Pazar, Nisan 04, 2010

Yazık bana.. :p

Ah hayat delirteceksin beni.. Akıl sağlığımı kontrolden çıkartacaksın. Acı bana artık yazık değil mi CERN deki deney laboratuarına döndürdün beynimi. Özüme dönsem ben değilim, sözümü bilsem sende kalıyorum. Karışığım yine karmakarışığım, sözlerde de böyleyim hayatta da böyleyim.. Yazıyorum işte öyleceyim. Sadece benim ben kendimim..

Cuma, Nisan 02, 2010

Gecenin Sessizliği

Gece yarısı sessizliği bu hayatımdaki. Dilimden hiç gitmeyen, külleri kalbime gömülen..
Bundandır sessizliğim, belki de çaresizliğim. Kim bilir, belki de bir anlam taşıyorum sessizlikte, belki de gömülen sensindir bu kalpte. Seninle ama sensiz bir gece yarısı. Küllerinden doğan, kalbimdeki sessizliğin ağrısı..