Cuma, Haziran 18, 2010

Kuşak Savaşı

Bugün farkına vardığım bir olay üzerine yazıyorum bu yazıyı.. Daha önceleri hep söylerlerdi, "kuşak çatışması" diye ama aldırış etmezdim pek. "Hiç kuşaklar çatışır mı? Bak biz babamla ne güzel anlaşıyoruz." derdim. Bugün anladım ki, kuşaklar savaş halindeymiş de biz uzak duruyormuşuz savaştan.
Şöyle ki, ben küçük büyük bütün insanlarla anlaşabilen, küçükle küçük büyükle büyük olabilen bir varlığım. Bugün bizim mahalledeki benden yaşça küçük arkadaşlarla spor yapma bahanesiyle oynadığım mahalle futbolu oynuyorduk ki, çocukluğuma döndüm. Eskiden, mahallede benden büyüklerle büyük olup top oynadığım zamanlarda onların her dediğini yapan, çünkü ne kadar kötü oynarlarsa oynasınlar her dediklerini doğru bildiğim abilerdi onlar, bir çocuktum. Şimdi büyük tarafına ben geçtim ki ne göreyim, ne desem itiraz geliyor. Tabi, öyle büyüyen bir çocuk olarak benim de içten içe sinirlerim tepeme geliyor. Hal böyle olunca, futbolu spor yapmak için oynadığımı unutuyorum. Böyle olunca ne oluyor, işte size kuşak çatışması.
Büyüklüğümü ortaya koyuyorum, ona omuz at, bunu yere düşür, topa olanca gücünle vur, falan derken spor kelimesi bir anda savaş oluyor.
Bir şeyden daha şikayetçiyim, bu eski nesilin Türkçe biliyorum deyip, Türkçe yerine saçma sapan bir dil oluşturmasından. Bir şey söyleyecek "bişi söyleebilirmiim." diye bir şeyler yazıyor. Sonra "n'piim yaw.","napıosun" vb., bunlar ne kardeşim, iki harf fazla yazacaksın diye güzelim Türkçe'yi alt üst etme bir zahmet. Uyardığım insanlar da "Ben böle yazıorum, böle konuşmuorum ki.." diyor. Allah'ım sen akıl fikir ver diyorum, daha da bir şey demiyorum..

Hiç yorum yok: