Cuma, Nisan 29, 2011

Güneşe Yazı Yazılmaz Hikayesi

Çok eski zamanlarda çok uzaklarda bir ülke vardı. Dağların arkasında yemyeşil bir ovaya kurulmuş, insanların yüzünden gülücük eksik olmayan, pırıl pırıl bir ülkeydi burası. Bu ülkenin insanları şimdi her zamankinden daha mutluydular. Çünkü yıllar sonra padişahlarının nihayet bir çocuğu olmuştu.
Nur topu gibi, güzeller güzeli, elleri yumuk yumuk, yanakları al al bir kız bebek. Kurbanlar kesildi, günlerce ziyafetler verildi, eğlenceler yapıldı. Günler günleri kovaladı, yıllar yılları. Güzelliği dillere destan bir prenses olmuştu o minik kız. Civar ülkelerden her gün bir haberci geliyor, ya prenslerinin ya krallarının hediyelerini sunuyorlar, evlenme tekliflerini iletiyorlardı.
Prenses mutluydu, babası üstüne titriyor, aman kızım, diyordu, acele etme karar vermekte. Bakalım zaman ne gösterir…

Perşembe, Nisan 28, 2011

Ben'den Sana..

Sessiz bir an buldum yine kalbimde. Şah damarımda tıkanıp kalmış o an nedense. Birinden vazgeçmek istediğimde, sessiz bir kalbe vardım yine. Öyle kolay kolay vazgeçmem ben kimseden, hele ruhuma işlemişse bir beden. Ondan hiç vazgeçmem.
Bekledim ve sordum kendi kendime. Bulduğum sessiz kalbin sahibine ulaşmak istedim. İçindeki sessizlikle birlikte sahip olduğu vücuda aktım ilk atışında ulaştığım kalbin. Bütün uzuvları dolaştım sessizlik ile birlikte, aşkı aradım onlarda ama çok sürmedi sanki ikinci atışta kirlenmiş buldum kendimi. Akciğere vardım usulca, hadi temizle dedim sessizliği. Çok kirlisin seni bu vücuttan atmam lazım dedi. Yalvardım ona, birazcık oksijen yeter dedim bana. Acıdı bana ve bir kez daha gönderdi beni kirlenmeden gel bu sefer dedi giderken. Söz verdim ona, oksijensiz solunuma ihtiyaç duydum o anda.
Bu sefer tanıdım içinde bulunduğum bedeni. Ruhumun işlediği bedendi bu. Bu sevdiğimin bedeni. Ama beni dinlemedi yine kirletti. Sonra yine akciğerde aldım son nefesi. Bu sefer beni affetmedi. Attı vücuttan sessizce ama çıkarken sevdiğimin kalbinden. Temiz bir kan damlası aldım yanıma. Sonra kalbime enjekte ettim onu. Kirlensin diye bekledim ama o kendini hiç kirletmedi.


Şimdi sevdiğimin kanını taşıyorum vücudumda. Kavuşamasam da, avunuyorum onun bir damla kanıyla.. Sessiz bir kan sensiz bir beden bu benim ruhumun sahip olduğu. Bir gün olsun misafirliğe gel de dolaş şu sensiz bedenimi.

Pazar, Nisan 24, 2011

Dinmeyen Özlem


Gün geçtikçe artıyor özlemim. Kalbimin burukluğu gün geçtikçe artıyor. Zaman denilen şey bir türlü dindirmiyor özlemimi, söyle ey yar.. Neden böyle oluyor?
Aynı sevda ile aynı yerdeyim hala bekliyorum. Bir kez olsun gelirsin diye. Köklerimi Dünyanın merkezine doğru uzatıyorum. Ne olur ki bir kez gelsen, sadece kalbimi bana geri versen? İstemem senin kalbini, nereye koyacağımı bilemem ki? Sadece gitme gelirsen bir kez daha o bana yeter. Yetmekten öte beni Dünya’dan eder..
Yazdıkça artar sanki özlemim. Küllerinden doğan ateş misali gözlerimin önünde belirdi gözlerin. Sadece özledim. Gelirsin diye ne acıları gömdüm toprak altına. Aynı yerde bekledim hep seni. Aynı acılara katlandım. Ben hiç değişmedim, hep aynıyım. Senin değişmiş olman beni değiştirmez.
Gel artık ne olur. Çok özlettin kendini gecelerin arkasından güneş gibi doğuver. Sen doğarsan bir daha batmaz kalbimdeki güneş. Bütün acıların panzehirine kavuştum artık merak etme. Hepsini aşabilecek bir yürek var artık yüreğimde.. Hep beklerim böyle sessizce. Ha bugün ha yarın geleceksin diye.. :’(