Çarşamba, Haziran 29, 2011

O Kız Bölüm 1

Senden yadigâr bir ağrı var karnımın en ortasında, buraya yazdığım bütün acılarımın sebebisin sen. Öyle yazılar döktüm ki bu bloga yarın öbür gün toplayıp kitap haline getirsem yine de olmayacak o çok istediğim bunu bilen bir Allah bir de sen.
Anlatılmaz yaşanır bir aşk acısıydı benimkisi. Tam aşk olup olmadığını bilemedim ama muhtemelen öyleydi. Sonradan anladım benim aşk dediğim platonikti. Lise çağındaydım, aşk denilen şeyi sadece uzaktan çağırmaktaydım. O müthiş öğle aralarından birinde, arkadaşlarım kendilerine kız ayarlamakla meşguldüler. Ben öylesine yemeğimi yemekteydim ta ki iki arkadaşım beni kulak misafiri edene kadar. Benden konuşuyorlardı, tamam Ahmet o kız olsun istiyorsun da o benim yakın arkadaşım da bana Kerimden hoşlandığını söyledi. Bir anda kim bu kız diye çıkıverdim arkalarından. Yan sınıftaki bir kızmış. Madem öyle bir deniyelim dedim hemen ben. Bu arada Ahmet de bana kızı övüyor. Git çıkma teklif et olsun bitsin diyor. Neyse ben cesur bir çocuktum o sıralar adımın gereklerini yerine getirerek gittim benimle çıkar mısın dedim ve hiç düşünmeden evet deyişini izledim. Benden bir telefon numarası istedi. Fakat, ben telefonum yok ki benim diyemedim. İlk yalanımızı söyleyerek annemin telefonunu söyledim.
Belki de o ilk yalandı ondaki aşkı bitiren 3 hafta kadar oldu çok sık görüşemediğimiz dönemlerde kız benimle konuştu ve yıllardır bir sevdiğim var aslında ve ben onu unutamadım. Onunla olmak istiyorum dedi. Başımdan kaynar sular döküldü bir anda ve ne yapacağımı bilemedim o anda.
Bu platonik aşk hikayesi kabul edilebilecek aşk hikayesinden bir sene sonra, hangi alanda yoğunlaşacağımız ve sınıflarımız belirlenecekti. Malum, benim zamanımda lise, 3 seneydi. Farklı bir sınıfta olduğu için ondan pek haberdar olamamıştım. Ama benden hemen sonra kendi sınıfındaki bir çocuk ile çıktığını öğrendim. Lise 2 hayatım gerçekten iğrençti. Çünkü öyle bir oturuş düzenimiz vardı ki, sanki hiç bir yer yokmuş gibi tam önümü seçmişti. Sevgilisi de yan sınıfta. Bütün tenefüslerde bunları izlemek zorunda kaldım. Çoğu tenefüs hiç işim yokken dışarıda bulmuştum kendimi. Fakat belirli bir zaman sonra anlamıştım ki, bir sorun vardı aralarında. Hem de öyle böyle bir sorun değil. Gerçekten büyük bir sorundu. Sanki hiç işim yokmuş gibi hemen burnumu sokuverdim sorunlarına. Bana ne ise.. Neyse devamını bir sonraki bölümde anlatırım size. ;)

Bölüm 2 için

Cuma, Haziran 24, 2011

Erkekler Ağla(ya)maz mı?

Bir arkadaşımdan duydum bu sözü bugün "Niye ağlıyorsun sen, Erkekler Ağlamaz!" dedi bana. Neden böyle bir kabullenme var ki insan topluluğunda. Erkekler ağlamazmış, neden?
Tamam kabul ediyorum 'erkek' dediğin güçlü olmak zorunda, özellikle büyük harfle yazıyorum. Ama gözyaşı bizim için de var kabul edin bunu. Yani hemen cinsiyete bağlı özellik sınıflamasına gitmeyeceğim. Bunu beklemeyin benden. Asıl anlatmak istediğimi anlatamadım ama henüz.
Her genç kızın veya herkesin diyelim aklında bir ideal ya da optimum bir erkek profili vardır. Kimine göre uzun böylu olur erkek kimine göre kaslı olur. Kimine göre erkek zeki olsun yeter kasa falan gerek yoktur. Ama her nasıl olursa olsun, erkek kadını çocuklarını korumak zorundadır diye kalıplaşmış bir düşünce boğumu var herkesin aklında. Erkek adam diye bir tabir var ya.. Hatta Erkek sözü diye de.. Yani ne olursa olsun erkeğin yegane görevi yani hiç bir şeye yaramasa bile yapması gereken şey çocuklarını ve eşini korumak. Burdan mı geliyor acaba bu erkekler ağlamaz tabiri diye eşiyorum bu mevzuuyu. Yani ağlayan biri eşini ve çocuklarını koruyamaz diye mi düşünülüyor acaba..
Neyse.. Bir zaman gelir bu konuya da açıklık gelir nasılsa. Şimdilik bu tabuya sahip olan varlıklara sözüm o ki bilsinler Erkekler de ağlar.. ;)

Çarşamba, Haziran 15, 2011

Ne Olacak Halimiz?

Yanık bir yaz sabahı kokusu yayıldı burnuma bu sabah, ve anladım ki böyle girişleri seven bir yapım var benim. Kelimelerimin ardı arkası kesilmesin diye dua ettim. Hep aynı yerde aradım mutluluğu galiba acıların kalbime nufuz etmesi ondan. Kalbimi yerinden sökecek acılara sahip olduğumu düşünmeme rağmen hala yaşıyorum bak senle ya da sensiz. Nacizane bir ben bu bedendeki ya ben ya da sen kim bilebilir ki.

Ağlamak yakışmaz sana dedi o yerinden çıkacakmış gibi atan kalbim. Yanlızlık ile yanlız kalmak istedim ama bırakmadı yanlızlık peşimi. Garip cümleler kurmaya başladım yine akıcı bir şekilde, yanlızlığı yalın bir sözcük ile tanımladım yine yanlızlık ile yanlız kalma hikayesi benimkisi. Artık bu karışıklığa son vermenin vakti geldi de geçti. Yazılarımı kim okuyor ki acaba? Beğenen kimler çıkar ki yanlız yazılarımı? Hep böyle sorular bütünü benim aklımdaki sinapsların ucuna ulaşan. O elektrik ile çarpılacağım bir gün korkum ondan.

Boş beleş bir varlık oldum çıktım yine boşu boşuna paragraflar oluşturdum kendime. Sıkıntı yine bırakmadı yakamı. Sızlandım yine birine ama o da beni takmadı. Yazık oğlum sana, ne olacak bu halin gece yaşamaktan kulakların uzayacak yarasa olacaksın valla. :) Neyse gelelim konumuza. 3 paragraf oldu anca karar verdim konuma ve konumuma.

Bu sefer konu çok basit, ne olacak halimiz diyeceğiz birlikte. Acınacak hali olduğunu düşünenler aşağıya yorum yazacak mutlu olduğunu düşünenler mutlu olduğu ile kalacak. Hep aynı derde sahip olduğunu düşünenler acılarının üstüne basacak basmakla öldüremezse bıçağı tam karnına saplayacak. Yani acıların tam kalbine aman kendinizi öldürmeyin de.

Sonunu düşünen kahraman olamaz sözüne binaen düşünmeyelim bence sonumuzu. Sormayalım kendimize ne olacak halimiz diye bu yazı bu sefer havada kalmayacak kesinlikle. Bütün derdimiz tasamız mutlu olmak değil mi? E olun o zaman mutlu ne yapayım yani? İsteyen herkes mutlu olabilir dedim güldü bana biri. E sen de haklısın bak mutlu olabilir dedim güldün hemen :) Gülmek mutluluk değildir dedi ve gitti. İyi dedim ben de o zaman ağlayalım hep birlikte karşıtını yapalım gülmenin belki bir sonuca varır mutlu olabiliriz dedim. Sen kimsin ne diyorsun, yapma bunu bana ya.. diye ağladı biri. Mutlu olmadığı kesindi.

Ee yine kaldık mı sonumuzla başbaşa düşün düşün b*ktur işin diye bir değiştirilmiş atasözü ile kalakaldık ortada. Bırakın an sizinle yaşlansın diyip son noktayı koyuyorum yazıma. Bu sefer de havada kaldı bu yazı ama olsun.. Şöyle de bir söz var bakın, Beceremezsin, aşk olur. O zaman olsun havada kaldı bu yazı sonuca bağlanmadı. Yani beceremedik. Aa ne olsun? Aşk olsun.. ;)

Pazartesi, Haziran 06, 2011

Gecenin Bir Yarısı Sabahın Başlangıcı

Yaz bakalım gecenin bir yarısı, belki sabahına okuyan çıkar. Çiz bakalım harflerle o malum resmi belki bir gören olur da sergisine koyar. Dilimden dökülen sözcükler bütünü hep aynı sanki yazdıklarımı bir kefeye koysanız, hepsi bir benim için derdim. Ağlamaklı bir günde yine adımın arkasında bulduğum sessizliğe sığındığımda geldin. Sessiz geldin ve sessizce gittin.
Beklemeye tahammülüm kalmadı artık bil diye söylüyorum. Bekledikçe azalan acılarımın sebebine ağlıyorum. Kaderime gülüyor ve yine eski hatıralarımı görüyor en eski oyuncaklarımla oynama hevesimi geri kazanıyorum. Buluyorum o eski oyuncaklarımı birer birer tavan arasından. Tutuyorum kulaklarından ve oynuyorum çocuk gibi. Bazen öyle oluyor o oyuncaklar beni 15 yaş küçültüyor yine okuma yazma öğrenmeye çalıştığım yıllara dönüyorum. Ağlamaklı bir günde sessizce gelen seni hatırlıyorum sonra yine. Ama ağlamaklı güne değil ağlamaklı hissettiğim günlere ağlıyorum.
Kaderimdi bu benim diyip çaresiz susuyorum. Susuyorum ve özlüyorum yine kalbimin ta en derinindeki o ufacık kan pıhtısı gibi. Bir türlü kana karışmayı beceremeyen o kan pıhtısı gibi.. Kalbimin ortasında duran bir iç kanamasın sen şimdi. Acıyorum geçmişime özlemime ve kendime yine.. Ağlıyorum seni bulduğum sessizlikle ve sessizce öylece..
Yazılarımın amaçsız olduğunu düşünenlere sesleniyorum şimdi buradan. O meşhur cümle ile başlayıp o cümle ile bitiriyorum sessizliğimi, "bir gün bu yazıları okursan, ben burda olmayacağım." Amaçsız olduğunu düşünen varsa şimdi söylesin ya da ebediyete kadar sussun çünkü adım kerim anlım açık yazdıklarımın anlamı sadece kalbimin en derininde gizli bundan böyle. Bir gün olur kalbimin derinindeki kan pıhtısı karışırsa kana, belki o zaman açıklar sizlere de..