Cuma, Haziran 08, 2012

Sorgular, Boşluklar, Yapılacaklar

   Soruyorum kendime neden yazmalıyım ki? Neden yaşamalıyım ile aynı klasmanda bir soru bu sanki. Neyse, yazmak istiyor ve yazıyorum işte bu kadar basit. Sade geçmişime renk katmaya çalışan afacan bir ruha sahibim. Aslında ilk tanıştıklarıma geçmişimden kareler anlatmaya başlamasam çok iyi bir insan olabilirim.



   Uzunca bir zaman geçti son paylaştığım yazıcığın üzerinden ve ben yine bu aralıkta geçen boş zamanımın bana neler kazandırdığını anlatmak istedim sizlere. Okumayı çok seven biriydim ya hani önceleri ondan olsa gerek bir Almanca kitap aldım kendime stadtbibliotek'ten(şehir kütüphanesi). Okuyor muyum diye soracaksınız şimdi. Cevabı net olarak döneceğim size ve hayır diyeceğim tabi. Çünkü boş vaktin verdiği rehavet hastalığından faydalanıp yanımda biri olmadan hiç bir işe yaramayacağım düşüncesine kapıldım. Neden mi böyle bir düşünceye kapıldım. Bilmiyorum ya, sebebi belirsiz. Yanlış olduğu apaçık ve bu gece işe gittikten sonra kurtulmam gereken bir hisse sahip bu.Kendimi bir rehavet atmosferinin içerisinden çıkartmam gerek.

   Hayatımın bir bölümünü çalan telefonum için, ekstra bir şarj aleti almam gerek mesela. Sonra önümde konuları apaçık belirli olan 3 ödevimi 3 hafta içerisinde bitirmem gerek. Sonra artık, hocaların isteklerini yerine getirip ablam için bir gezi planı hazırlayıp, görmek istediğim o güzel 3 şehri(Paris,Roma, Barcelona) görmem gerek. Bu arada yapmam gereken şeylerin sayısı çoğaldıkça benim bu atmosferden çıkmam da zorlaşıyor biliyorum. O yüzden bazı ağırlıklardan kurtuldum şu an, yapacaklar listesinde sadece saydıklarım var.

   İstediğim zaman suratıma şapşal gülümsememi oturtup, insanlara kendimi aptal gibi hissettirebiliyorum. Neyse, bu yazıyı size yarım saat sonra kapanmak üzere olan okul kütüphanesinden yazıyorum. Elveda diyor yapacaklarımı yapmaya koyuluyorum. Hadi Tschüss..

Hiç yorum yok: