Pazartesi, Aralık 31, 2012

Eksik kalmasın blogumda bir Miladi Takvim Sonu Yazısı

Herkes yazmış bir yeni yıl yazısı ben eksik kalmayayım dedim. Şimdi öncelikle bunun sadece bir miladi takvim değişikliği olduğunu unutmamak ile birlikte, milletimizin bunu sahiplendiği kadar başka milletlerin de bu değişikliği kutladığını ve birbirlerine iyi dileklerde bulunduklarını belirtmek isterim.

Bir Endüstri Mühendisliği aday adayı olarak ders çalışma masasında yazdığım bu yazı benim bir senelik özet raporum olabilir. Hazır ders çalışıyorken Yaratıcıya dualar ile belirttiğim taleplerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin analizini yapabilirim. Özet raporumu sunayım şöyle aşağıda;

Talep - Gerçekleşen

Ruh ikizimin gelip beni bulması - Onu bulmak için çabalayıp boşa çıkanların sayısı 6

Bütün derslerden başarılı olmak - Başarılı

Mutlu olma yüzdesi - %42

Yapmak istediklerimin hepsini gerçekleştirme - Yüzde 60ı gerçekleşti

Kötü geçmişi aklımdan çıkarmak - Çıkmasa da çıkmış gibi yapıldı.

Sonuç: Hiç yoktan iyidir.

Bu sene içinde en azından Avrupa Görmüş vasfı kazandım. Ayrıca diğerlerinin bana bakışlarını değiştirdim. Bir kaç kötü alışkanlığımdan vazgeçtim. Bazen saçma sapan düşüncelere girdim ve hala saçma olduğunu düşündüğüm bazı düşüncelerin içindeyim.

Genel olarak iç verim oranı MARR değerinden yüksek bir tutum sergilediğim söylenebilir. Neyse iyisi mi blogumu daha fazla derslerimle bulandırmadan noktamı koyayım ben.

İyi dileklerimi miladi takvime göre yılın son gününe değil yılın belirli bölümlerine yaymak isterim.
Hoşçakalın. ;) Yılsonu eğlencenizi abartmayın.

Salı, Aralık 25, 2012

Kişi-lik Değiştirme Çabaları

Bu benim kişiliğim, diyerek çıkardım işin içinden bundan önce. Değişmez derdim sıyrılırdım. Üstelik her yanlışa ve doğruya bir sözüm vardır benim. Bunu da kişiliğime verirdim.

Bu andan itibaren değişmek için adım attığımı bildiririm. Neler değişir kişiliğimde bilmem lâkin değişmek için çaba göstereceğim. Garip bir kişilik miyim bilmiyorum ama bazen yanımda olan arkadaşlarımdan sebep kız arkadaşım olma potansiyeli olan kişilerin benden soğuduğunu düşünmüyor değilim. İkinci bir ihtimal olarak çok konuştuğumu düşünüyorum(Bazen bir kızdan bile fazla). Bu ihtimali de azaltmaya yönelik davranışlarda bulunuyorum. Hadi hayırlısı..

Yanımda olan ve yanında olmaya çalıştığım arkadaşlarımın bazılarının cinsiyetinin farklı olmasının benim kısmetimi etkilediğini düşünmem gibi absürt(eng. absurd) bir durum var ortada. Geçer diyip doğunun boşver batının f*ck it anlayışını benimsiyorum.

Ama iyiyim ya. Finallerim var bu arada onlara çalışıyorum. Gülüyorum yerli yersiz. Ağlamaklı oluyorum yine arada anlamasam bile bazen bazılarını anlamış gibi yapıyorum. Elbet yine kırdıklarım oluyordur ama bilmeden kırdıklarım sayılmaz. Biraz daha açık olmayı öğreniyorum insan veya insan olmayanlara karşı. Nitekim, yaşıyor gidiyoruz işte ya ayrıntılarda boğulmayın hedefe odaklanın. Bir taraftan bitirmemle ilgili gelişmeleri takip ediyorum. Diğerlerine nazaran tam istediğim tarzda bir bitirme olması için elimden geleni yapıyorum.

Benden böyle, ya sizler? Kişilikler değiştirilmeli mi yoksa insanlar sizi negatif yanlarınızı kabullenmek önşartı ile mi kabullenmeli?

Yorum yazmaktan çekinmeyin der adsız yorum yapabildiğinizi belirterek. Hade Eyvallah derim.

Pazar, Aralık 02, 2012

Bed-bahtsızsam demek ki

Yalvarışlar, arayışlar, geçmişler, gelecekler, anası, bacısı, yedi cedden sülalesi var birilerinin. Sövecekmişim gibi gelmiş olabilir de, hayata sövmeyi Yaratıcıya isyan olarak değerlendirdiğimden affedilmeyecek bir günah işlemeye bırakın cesaret etmeyi, burada bu konuya köşesinden değinmem bile yeter de artar benim için.

Yıllar önce iç dünyam için karanlık bir kuyu benzetmesi yapmıştım, hala öyleyim. İçime giren çıkamıyor, cesaret edebilen sayısı bir parmağın boğum sayısını dahi geçmez. Yaşantılarımı hep geçmişteki hikayelere benzetmelerimden sebep olduğunu düşündüğüm bedbahtsızlıklarım var. Bahtsız kelimesi tek başına yeterli değil benim için başına bir Farsça kökenli olduğunu ve oradan da İngilizceye geçtiğini düşündüğüm bir bed(bad) eklemez isem olmayacağı kanaatine girmiş, girip çıkamamış ve buraya yazmış bulunmaktayım. Ne kelime oldu be diye içimden de geçirdim şimdi. Yani uzattıkça uzatabilmeyi yazarken adet edindim. Tadında bırakmayı bilmiyormuşum gibi hissetmişsem demek ki. Bedbahtsızda saçma oldu be, hani bedbaht(kötü şans) demekse, bedbahtsız da kötü şansa bile sahip olmayan demekse kötü olabilir tabi.

Kurt Adam


İzlediğim diziler arasında olan iki harf ile ifade edebildiğim L&M(bkz. Leyla ile Mecnun) konuşma tarzımı değiştirmiş, bununla birlikte kitap okurken kendimi yerine koyduğum kahraman sayısını azaltmış durumda. Öyle ki kendimi arayışlarda olup her sezon, hatta bazen sezonda iki kez Leyla arayışlarına giren hatta değiştiren bir Mecnun olarak görüyorum. Nasıll? Diye bir ses kireçburnu sahilinden bana sesleniyor sanki. Geyiğin de dibine vurduk ama ya. AT gibi geyik yaptım burda.

Kazanılmış dostluklarım var benim son günlerden kalma, yanlışlarımdan önce yaşanılmışlarım var. Hatalarımdan döndüğüm anlar uuu.. :)) Madem buraya kadar okudunuz, artık Kızılderililer Türkmüş geyiğine gelebiliriz, vaktidir.

Ne sade bir geçmiş,
Ne seçilmiş biriyim ben, 
Yalnızlıklar kumsalının,
Yalnız esiriyim ben.

Karanlığın sesinden korktuğum doğrudur.
Çünkü sapsade bir geleceğin,
Karmaşık bir geçmişin,
Yaşanmışlığıyım ben.

Cumartesi, Aralık 01, 2012

Harfler anlam kazandırır insan olana

Yalnız ama yanlış değil, sensiz ama sessiz değil artık düşüncelerim. Umursamazlığım dünyaları aşar bazen yanlış değilim artık, o bana yeter.

Yazdıklarım, yazacaklarımın gölgesidir deyip yazmaya yeltenmemin ilk sabahından bir anı ile açtım gözlerimi bugün. Bir ben daha kattım benliğime. Eskiden çok daha karmaşık ama okundukça okunası gelen yazılar yaz(ar)mışım. Yanlış anlaşılmasın bazı tanımlamalarım. Ömrümü yazmaya adasaymışım her yaptığım faliyeti rûyaya dönüştürür, hayaller dünyamda yoğurup her anımdan bir roman çıkarırmışım.

Sevdikçe bir organım yavaştan çürüyor sanki.. Karanlık bir gecede aldığım nefes gibi, akciğerlerim boğuluyor. Gerçi herkeste karanlıkta nefes alamama fobisi yoktur benim gibi. Yaşayarak öğrendim ki acının rengi mor bende. Karanlık herkese göre siyah olabilir ama bana göre koyu bir mor sadece. Karanlık geceler de, ay ve günün rengiyle kopkoyu bir mor; işte böyle.

Kısa yazılar adamı sıkar, saçmalıklar ömründen ömür alır sanılsa da, her harf bir şeyler katar insana. Mesela A, mesela Ş, ya da K mesela.. Acı, hüzün, gurur, mutluluk ve bilimum duyguyu içinde barındırdığından tanımlanamıyor elbette bu harflerin bütünlüğü. Ömrümü harcadığımı sandığıma selam olsun. Bir harf kâf dağının ardına kadar koşsun da anlatsın tüm olanları ona. Ne demiştik, harfler anlam kazandırır insan olana...