Çarşamba, Mart 15, 2017

Ebedi Sevginin Yönü

Kolay mı sandın öyle sevmeyi, yürek ister en başta sevmek. Bir sevdin mi tam sevmen gerek hem. Öyle bunu seveyim, şunu seveyim, belki sonradan onu da severim olmaz. İşte bu sebepten, asıl sevmen gerekeni sevmeli, sıkı sıkıya sarılmalısın ona. O kıssada geçen çoban misali nasıl yapsam ayaklarını yıkasam diyebilecek kadar yakın sevebilmeli ama cahil sevmemelisin. (bkz. Hz. Musa ve Çoban'ın Duası)

Önce sana bütün bu nimetleri bahşeden (tam manasıyla bağış eden) Rabbini sevmelisin olanca gücünle...
İyi hoş diyorsun da, inanan kim sevmez ki Allah'ı dediğinizi duyar gibiyim. Alın size güzel bir soru o zaman. Sevdiğiniz birinin isteklerini yerine getirmez misiniz? Ya bu birisi minnet, sevgi, bilgelik, büyüklük, şefkat, iyilik ve buna benzer binlerce milyarlarca hatta sonsuz güzelliğin hepsini içinde barındırıyorsa? Ve sizin ona her manada minnet borcunuz varsa? Bir teşekkürü bile çok görmeniz, sizce de biraz sizi insanlıktan çıkarmaz mı?

Yukarıdaki sözlerimden sen ne diyorsun ya, zalimi kafiri de sevmemiz mi lazım anlamı çıkabilir. Burada Yunus Emre'nin sözü devreye girip beni ve benim gibileri kurtarır.

"Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü."

Yani onları da hoş görmemiz affedebilmemiz gerekir. Yani yüreği olan ve insanlara sevgi besleyen herkes öncelikle sevmesi gereken Rabbini unutmamalı, daha sonra sevdiği şeyleri de Yaradan'ı sevdiği için sevmelidir sonucuna varabiliriz. İnsan ancak böyle yaparsa Allah'ın bizi yaratma amacına ulaşabilir, meleklerden üstün bir varlık halini alabilir.