tag:blogger.com,1999:blog-78742072224755141352024-03-14T16:58:12.371+03:00Mühendis'ül EdebiyatBir E.M.'in tersten okunuşuMühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.comBlogger197125tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-76745898276990832962023-07-07T08:32:00.003+03:002023-07-07T08:32:51.954+03:00Pesimist İlham<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJjg4fVo8n73smKrz9L9oqXG_WDtABjfVCpmBtycJc85B5MQaBXSjpNCu-YxwbfTJVwowMPmasnQ2yNj4fuBgSnZHKjTcXqqaZkbAPYq4Jr6kkqyT-0sbc0fnM_X7iZaH0aKPdQkE-6boMw60E7n4oy8Q2r7AfkHVQLjyui8AAryFoDna5vt1mezk31Xah/s480/images%20(19).jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="320" data-original-width="480" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJjg4fVo8n73smKrz9L9oqXG_WDtABjfVCpmBtycJc85B5MQaBXSjpNCu-YxwbfTJVwowMPmasnQ2yNj4fuBgSnZHKjTcXqqaZkbAPYq4Jr6kkqyT-0sbc0fnM_X7iZaH0aKPdQkE-6boMw60E7n4oy8Q2r7AfkHVQLjyui8AAryFoDna5vt1mezk31Xah/s320/images%20(19).jpeg" width="320" /></a></div><br /><p><br /></p><p>Vayyy be! Son yazımın üzerinden tamı tamına 5(beş) yıl geçmiş. Bu süre zarfında hayatımı gerçekten düzene koyduğum ve artık pesimist ilhamın içimden uçup gittiğini söyleyebilirim. </p><p>Burayı kim takip ediyordu, kimler yazılarımı, şiirlerimi okuyordu hiç bilmiyorum ama buraya yazdım ve artık ömrünün sonuna geldiği düşünülen twitter gibi burası da zaten ben bıraktığım yıllarda kendi kendine sona gelmişti.</p><p>Evet bu son yazım olsun, burada 5 yılda yaşadıklarımı anlatmaya kalksam ne kimse okur ne kimsenin umrunda olur bence. Hadi tschüss. Daha yazar mıyım, yazmaz mıyım hiç bilmiyorum. Babamın en çok kullandığı sözcükle bitiriyorum bakarız.</p>Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-89559424621786694482018-07-07T01:54:00.000+03:002018-07-30T05:04:01.598+03:00Ağustos böceği misali...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEji32disvR1Ymgw31nho_r16XNF2nsbfjzxk8Ll4oZguejFAaMYbiJ5qETcgrKDPAMLkwi2MCiN4x5dNlUxTYrcsQLiwIuO1A7GrldROVXDSc26PbMPTpdGA1WsgE66SxkKnlwLiEUfeWIc/s1600/Vertigo036.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1143" data-original-width="1600" height="285" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEji32disvR1Ymgw31nho_r16XNF2nsbfjzxk8Ll4oZguejFAaMYbiJ5qETcgrKDPAMLkwi2MCiN4x5dNlUxTYrcsQLiwIuO1A7GrldROVXDSc26PbMPTpdGA1WsgE66SxkKnlwLiEUfeWIc/s400/Vertigo036.jpg" width="400" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Bir Ağustos gecesi, ağustos böceği misali geldim bu dünyaya.. Şimdi dünyanın bir ucunda sevdiklerimden uzakta geçiriyorum bu bir kaç yılını ömrümün.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Eğitim alma maksatlı geldiğim bu şehirde, hayatı sorgulayıp binlerce, belki de o kadar fazla olmayan insan sayısından fikir almama rağmen, hala bir dilemma içerisinde sürüklenip gidiyorum. Evet, Almanya'dayım, Rostock'tayım. Bir yabancı dile hakim, ikinci yabancı dile de yabancı değilim. Ama herkes gibi hayatı sorgulama tavrım, düşüncelerimle ikileme düşme tarzım hiç değişmedi. 28 yılını devirdiğim şu dünya hayatında belki de kimse tarafından okunmayacak şu yazıyı tarihler 07.07'yi gösterdiği zamanda yazıyorum. Günlerim çalışmaya çalışmakla, çalıştığım süre zarfında öğrendiklerimi ayrıştırmakla geçiyor. Sürekli vazgeçiyor, sonra tekrar ve tekrar sarılıyorum öğrenme hevesine. Yazdığım bu kelimelerde bile ikileme düşüyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kimileri farklılaştırıp beni öve öve bitiremiyor. Kimileri içten içe beni çok sevdiğini ve hakkımı bir türlü ödeyemeyeceğini söylese de, ben öyle düşünmüyorum. Zira eğer benim şu an yaptığım bu işi(tabi buna ne kadar iş denebilirse) bile kontrol eden, beni bu yazıyı yazmaya sevk eden Rabbim... </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kelimeler düğümleniyor boğazıma, böyle mi teşekkür ediyorum beni Yaratan varlığa? Onun yarattığı, yaptırdığı, beni sürüklediği şeyleri sorgulayarak mı?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Ah hayat, ah insanlık, ah varlıklar... Depresif düşüncelere daldığımdan bu yana kendimi pek iyi hissetmiyor, bir yandan da beni böyle düşüncelere sevk eden Yaratıcı'yı neden sorguladığımı düşünerek içten içe kendi kendime sinirleniyorum. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Düştüğüm ikilem açık, varmak istediğim kendi kendime karar verdiğim şey de açık aslında ama bu noktada karşıma öyle bir mükemmeliyetçi yaklaşım çıkıyor ki. Mali açıdan bakıp kazanacağım bilgi birikiminden çok, vereceğim kararı maliyet açısından değerlendirdiğimi düşünüyorum. Diğer taraftan bakınca da sevdiğim, mutlu olacağımı düşündüğüm karar var. Varamıyorum. Yıllardır düşünüp bir karara varamadığımdan dolayı, yine depresyona giriyor, aslında kendime kızıyorum. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Gözlerimden yaşlar süzülüyor sabahları uyandığımda, sanki yüzyıllardır böyle yazılar yazmadığımı farkediyorum. Yine uzaklara dalıyor, ağlamamın sebebinin fazla dinlenmek olduğunu farkedip saçmalıyorum...</div>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-73527198148196810812018-01-29T13:48:00.002+03:002018-01-29T13:48:44.989+03:00Bir kaç şiir unutulmasın diye..Yine bağlandım işte körü körüne,<br />
Eğer aşık olduğunu söylersen;<br />
Sevgi biter dediler de..<br />
İnanamadım.<br />
Nasıl sürdürmeli dedim peki sevgiyi,<br />
Anlatarak sürmezse nasıl anlaştırmalı?<br />
Dediler gözlerine bak sadece,<br />
Gözler her şeyi saklar sessizliğinde.<br />
Ya ben bakarken o bakmazsa dedim,<br />
Hiç ümit kalmamıştır o zaman dedin.<br />
<br />
Eyvah dedim de duymadı kimse,<br />
Düştüğüm ateşin içinde,<br />
Feryattan öteydi çığlıklarım.<br />
İmdat demeden kurtarılmak istedim de sessizce,<br />
Kimseyi gözlerime baktıramadım.<br />
<br />
28.01.2011<br />
<br />
Gökyüzü yıldızlar kadar uzak,<br />
Yalnızlık senin kadar ırak bana.<br />
Hakettiğimi istediğimde Dünyadan,<br />
Ağlatmadan anlat bana.<br />
Bir yar sevmek istedim sadece,<br />
Hayat, uzun bir yolculuk değilse,<br />
Bir kişi;<br />
Yalandan da olsa istemek isterse,<br />
İstesin bırak ne isterse.<br />
Şimdi yıldızlar kadar yakın bana ay,<br />
Güneş kadar uzak ama sevgiler,<br />
Bir de o beklediğim melek var tabi,<br />
Hani Ankara ayazında,<br />
Bursa'nın gecesinde üşümek gibi,<br />
Seni beklemek,<br />
Bazen özlemek.<br />
<br />
Bir gün daha geçtiğinde hayatımdan,<br />
Gecelere kavuşmak kadar uzak geldi bana sevgi.<br />
Sevgiden de öte sevgili.<br />
Elimi uzattım yakınımda sandığım aya da,<br />
Yıldızlar müsade etmedi.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
29.01.2012</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div>
Yine yalnız izledim gün batımını bugün,</div>
<div>
Öyle sessizce bekledim ilhamımı.</div>
<div>
Şu soğuk ve sessiz kışımın sabahına </div>
<div>
Güneş gibi gel istedim; bekledim..</div>
<div>
Solmuş bir papatya çiçeği gibi, boynu bükük bekledim.</div>
<div>
Ama yine ve yine gelmedin.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir gün hiç gitmemek üzere geldiğinde </div>
<div>
Acısını çıkartacağım senden </div>
<div>
Her sabah gözlerini güneşle açtığında,</div>
<div>
Yanında güneşin doğuşu yerine,</div>
<div>
Seni izleyerek mesela.</div>
<div>
Gözlerinde yelken açtığım uzun seyahatlerle mesela...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Çok uzun ettin artık sevgili, gel.</div>
<div>
Dindir artık şu hasretimi,</div>
<div>
Gel de nokta ol cümlemin sonunda.</div>
<div>
Bırak senden sonra harf yazmayı </div>
<div>
Söylemek için ağzımı aralatma bile bana </div>
<div>
Geleceksen öyle gel.</div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
20.01.2018</div>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-77995340661128831692017-03-15T13:55:00.003+03:002017-03-15T14:01:43.491+03:00Ebedi Sevginin Yönü<div dir="ltr">
Kolay mı sandın öyle sevmeyi, yürek ister en başta sevmek. Bir sevdin mi tam sevmen gerek hem. Öyle bunu seveyim, <span style="text-align: center;">şunu seveyim, belki sonradan onu da severim olmaz. İşte bu sebepten, asıl sevmen gerekeni sevmeli, sıkı sıkıya sarılmalısın ona. O kıssada geçen çoban misali nasıl yapsam ayaklarını yıkasam diyebilecek kadar yakın sevebilmeli ama cahil sevmemelisin. (bkz. Hz. Musa ve Çoban'ın Duası)</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDNxlEdkowAWsNnN61G8YcQfeVp1VQ_uA3hoPcX35hyphenhyphenneOMB7Mv_y-5zUHc4SMR7vmc2-ze3_YuNSRweLJsgVNRehgwz71x-aTsXMyhMW59htHCZXg4DV0tZ9vmnUetOgL4GoMmkmDJ3Hv/s1600/10706732_1621652708061806_564257609_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDNxlEdkowAWsNnN61G8YcQfeVp1VQ_uA3hoPcX35hyphenhyphenneOMB7Mv_y-5zUHc4SMR7vmc2-ze3_YuNSRweLJsgVNRehgwz71x-aTsXMyhMW59htHCZXg4DV0tZ9vmnUetOgL4GoMmkmDJ3Hv/s320/10706732_1621652708061806_564257609_n.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="text-align: center;"><br /></span></div>
<div dir="ltr">
Önce sana bütün bu nimetleri bahşeden (tam manasıyla bağış eden) <b>Rabbini</b> sevmelisin olanca gücünle...</div>
<div dir="ltr">
İyi hoş diyorsun da, inanan kim sevmez ki Allah'ı dediğinizi duyar gibiyim. Alın size güzel bir soru o zaman. Sevdiğiniz birinin isteklerini yerine getirmez misiniz? Ya bu birisi minnet, sevgi, bilgelik, büyüklük, şefkat, iyilik ve buna benzer binlerce milyarlarca hatta sonsuz güzelliğin hepsini içinde barındırıyorsa? Ve sizin ona her manada minnet borcunuz varsa? Bir teşekkürü bile çok görmeniz, sizce de biraz sizi insanlıktan çıkarmaz mı?</div>
<div dir="ltr">
<br />
Yukarıdaki sözlerimden sen ne diyorsun ya, zalimi kafiri de sevmemiz mi lazım anlamı çıkabilir. Burada Yunus Emre'nin sözü devreye girip beni ve benim gibileri kurtarır. <br />
<br /></div>
<div dir="ltr">
"Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü."<br />
<br /></div>
<div dir="ltr">
Yani onları da hoş görmemiz affedebilmemiz gerekir. Yani yüreği olan ve insanlara sevgi besleyen herkes öncelikle sevmesi gereken Rabbini unutmamalı, daha sonra sevdiği şeyleri de Yaradan'ı sevdiği için sevmelidir sonucuna varabiliriz. İnsan ancak böyle yaparsa Allah'ın bizi yaratma amacına ulaşabilir, meleklerden üstün bir varlık halini alabilir.</div>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-27330295859367928172017-02-18T16:35:00.001+03:002017-02-18T16:35:11.715+03:00Yağmur Hasreti<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmMkhmx4LEFsxjOjEOeUgz2URFkRn5UjZBEgxVsMbJhAy9K0daZxS6ngvUBvvHlRyocvDLrK-c-OPqVZqj8LVFn_zxwAG5jzfJzfVU6n8RTv3D9Gq7mykwttvXgK7cP2cny-K8a_mXqiRr/s1600/wanderful.alcove.tree.rain.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmMkhmx4LEFsxjOjEOeUgz2URFkRn5UjZBEgxVsMbJhAy9K0daZxS6ngvUBvvHlRyocvDLrK-c-OPqVZqj8LVFn_zxwAG5jzfJzfVU6n8RTv3D9Gq7mykwttvXgK7cP2cny-K8a_mXqiRr/s1600/wanderful.alcove.tree.rain.jpg" /></a></div>
Gökyüzünden yağmur damlası gibi düşsen yüreğimdeki ağacın yapraklarına, senin üstünden süzülmeni beklemem alırım içerime. Yaşadığımı hatırlatsan bana şu dünya cehenneminde, güneşimsin der soğururum seni. Güzelliğini itiraf etsem sana, dünya oyunumda başrol teklif etsem, yine de ağlar mısın gözlerime bakıp sevinçten, bilemedim.<br />
<br />
Özlemimle yaşar, gün geçtikçe kararırım şu çile mekanında; o sonsuz yaşamı beklerim. Hayatı biraz olsun çile olmaktan çıkaracak o ruhu, o anlayışı büyük bir sabırla bekledim. Ya çilemi arttırdı düşüncelerim, ya da beni benden aldı ruh ikizim olduğunu düşündüklerim. Anlayışlı olduğumu düşündüğümden, başkalarından da anlayış bekledim. Oysa gökyüzünden düşen bir yağmur damlasıydın sadece, ne kadar temizleyici olsan da, benim kalbimdeki karartıyı alıp temizlemeye yetemezdin. Belki de, tek bir yağmur damlası değil, yağmurun ta kendisiydin. Geldin ve bana şu yalancı dünyada yeşillik, canlılık verdin. Beni ben yaptın, benliğimden ettin.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-63966861635217669962017-01-28T12:40:00.004+03:002017-01-28T12:40:48.324+03:00Eski Yazı'nın tamamlanması - Blogger olmak üzerine..Bir blogger olmak, ailen arasında, arkadaşların arasında <u>bilinmek</u>. Sandığınız kadar kolay ve güzel bir şey değil. Özellikle altı çizili kısım hiç güzel değil. Bazen aklıma gelmiyor değil, al bu yazıları başka bir yere profilini gizle. Kimseye söylemeden yaz. İşte o zaman gerçek bir blogger olacaksın. Bütün bunlar önemli değil. Yanımda olanları bilmem yeterli. Arkadaşlarımın veya ailemin buraya her şeyi yazmadığımı bilmesi de güzel. Her ne kadar ablam ve annem buraya her şeyimi yazdığımı düşünse de.. Her neyse..<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Kaçışlardayım son günlerde yine. Her şeyi boşveresim var. Rahat yazabiliyorum artık. Yine başladım bana uygun biri yok bu hayatta ben evlenmeyeceğim yeaa.. söylemlerine. Hep böyle oluyor. Kimseyle ilgilenemiyor muyum? Hayır yok öyle bir şey, gerçekten ciddi bir sevgilim olsa var ya. İlgiden fazlasını göstereceğime eminim. :) Mutlu olmak için yaşarız, mutlu oluruz diye düşünüyorum ama bu kız arkadaş adaylarına bu basit vaatleri sunmanın onları saçma biri olduğumu düşünmelerini sağlayacağını düşünüyorum.</div>
<div>
Bir arkadaşımla bu konuda uzun bir konuşma yaptık. Geçmişimi silmemi söyledi bana, bazen arkadaş tavsiyeleri çok etkiler beni. Dinledim kısmen onu boş olmadığım zamanlarda sildim yaşam vapurunun güvertesinde kalan gölcüklerimi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUmjPelhXI_Hq4tgbw0Vtjd5C2NsauZEFe64gUOBNFpqv_xZiTmQJKCMLkRH_H9ad63qNSKuevDmhu6gbyLVMBO8xODHiDjVfMXreV8ndfZ32IMDCfGerl-YWJKwKMbFU50jhcuNFUVz77/s1600/blog-1-1210x642.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="169" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUmjPelhXI_Hq4tgbw0Vtjd5C2NsauZEFe64gUOBNFpqv_xZiTmQJKCMLkRH_H9ad63qNSKuevDmhu6gbyLVMBO8xODHiDjVfMXreV8ndfZ32IMDCfGerl-YWJKwKMbFU50jhcuNFUVz77/s320/blog-1-1210x642.jpg" width="320" /></a></div>
Bundan yukarısını yıllar önce yazmıştım. Yarıda kalmış yazacaklarım. Pek değişen bir şey olmadı aslında. Hala aynı evlen artık söylemlerine devam. Hala aynı boşluk. Hala silip atmak istediklerim zihnimin bir köşesinde. Neyse ne...<br />
<br />
Bu arada siyaset kumsalının kumlarına bir basıp çok sıcak diye geri dönmüşlüğüm de var. Bu yazımı burada sonlandırıp eskiden yazdığım gibi yazmaya çalışacağım diye söz vermişliğim çok. Bakalım verdiğim kararların peşinden ne olursa olsun gidebilecek miyim? Denemeler denemeler, belki de Ferhan Şensoy'un yazdığı gibi <b>"Denememeler"</b>.</div>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-14667482307968584192016-06-01T16:32:00.000+03:002016-06-07T15:02:43.689+03:00Adı Yerde Kalmayan SevdaBiz seninle, adı yerde kalmayan bir sevdaydık. Geçtik gittik öylece...<br />
Adeta sonuna gelinmiş bir çay gibiydik. Tadını aldık, kaşığını çıkardığımız yerden bardağın içine geri koyduk. Başlangıçta gıpta edilesi bir güzelliğimiz vardı kan kırmızı, hatta tavşan kanıydık. Zaman geçtikçe azaldık soğuduk belki sona doğru bayatladık ama olsun, sonuçta değerimizi hissettirdik.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKNP4deOwc8VvcZTaUG-PSEJrtrHLxjNQvPZ6OZCIQeUZk2ltdA1FmKU9deMJkhf2yf_-JyErXE7UvpjymstPaNO_v4bKkYobiJ9eNtX0nNvRiC_WbHQexW7ct0Ys2cXHBE3CET0Nqf5dy/s1600/%25C3%25A7ay-i%25C3%25A7ecek-kadar-fakir-olmak_621724.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKNP4deOwc8VvcZTaUG-PSEJrtrHLxjNQvPZ6OZCIQeUZk2ltdA1FmKU9deMJkhf2yf_-JyErXE7UvpjymstPaNO_v4bKkYobiJ9eNtX0nNvRiC_WbHQexW7ct0Ys2cXHBE3CET0Nqf5dy/s320/%25C3%25A7ay-i%25C3%25A7ecek-kadar-fakir-olmak_621724.jpg" title="Sevda Çayı" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Belki yazılmadı tarihe adımız ama öyle hissettik ki duyguları derinden, bağımlısı olduk onca duygunun. "dünya" kelimesini küçük yazmayı öğrendik seninle. Varlığı anlamlandırdık. Ne saçmaladık, ne saçmalattık. Herkes gıpta ile baktı bize, çünkü sen, mutlu olmayı öğrenirken bende; ben değersiz kıldım bu dünyayı zihnimde. Diyojen misal "Bendemin bendesisin"(Esirimin esiri) diyebildim toprakların hükümdarına (Sezar'ın hakkı Sezar'a).<br />
<br />
Ama bir yerde hata yaptık seninle işte o bitirdi bizi. "Biz" sandık ki, aynı duygular aynı düşünceler ilerletir sevgimizi, saygımızı. Oysa öyle değildi. Farklı düşünce olmazsa, mutluluk da anlamsız idi, varlık da gereksiz idi.<br />
<br />
Ama kabul et çabaladım. Çabalamaktan öte sudan çıkmış bir balık gibi hayatı yeniden kazanabilmek için olanca gücümle çırpındım. Olmadı. Hani o şarkı sözlerindeki gibi oldu. "Olmuyoor olmuyor istesemde, kimse gelmiyor beklesem de.."<br />
<br />
Şimdi bütün hayatını bir balina avlamaya adamış ama bir türlü başarıya ulaşamamış yaşlı bir balıkçı gibi hissediyorum. Oltayla köpek balığı avlasam bile hala o balina'nın peşinde koşuyor, onun için çabalıyorum. Sanki ruhsal dünyamı tamamlamış adımı "Mecnun" misali aşk tarihine yazdırmışım. Leyla'sı olmayan bir Mecnun. Aşkın gerçeğini bulmuş, tecrübeleri ayyuka ulaşmış bir ruhsal yaşlı adam.<br />
<br />
En başında dedim ya, adı yerde kalmayan bir sevdaydık biz seninle gururlu ve çay misali soğuduk gittik öylece...Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-33292029993662457212015-06-21T14:27:00.000+03:002015-06-21T14:30:24.331+03:00"Baba"Dünya üzerinde bazı insanlar (çok özel insanlar) için bazı günler belirlemişler. Bu günlerden birisi de "Babalar günü" fakat şöyle ki bu günleri belirleyen insanlar ya dinlerden etkilenmiş, ya da din adamlarının özel günlerini o günmüş gibi kutlamaya başlamışlar.<br />
<br />
Bana kalırsa bu tip günler pek kutlanmak için değil. Şöyle düşünün özünde Hristiyan inancını benimsemiş biri size kadir geceniz mübarek olsun diye mesaj atsa veya genelde Hristiyan inancını benimsemiş kişiler yabancı olduğu için, "Qadr Night Mubarak" falan yazsa sizin de garibinize gitmez mi? Benim de aynen öyle garibime gidiyor aslında. Fakat bir yandan da diyorum ki, ben neden Babama, Anneme karşı duygularımı ifade eden şeyleri yapmıyorum o zaman? Sanırsam ilk iki paragrafı Babam'dan etkilenerek yazdım.<br />
<br />
Bir babanın mütevaziliği bir yandan da içten içe ona benzemek duygusu doldu içime. Umursamaz gibi gözükürken, enaniyetimi kabartmamak adına "gereği yok, ben kimim ki" hâl dili. Bu dünyadaki beni benden fazla düşünen bu zamana kadar güçlü olmanın ne demek olduğunu, kendini hiç bir zaman büyük görmemen gerektiğini ve bu dünyada misafiriyetinin gerçekten az olduğunu bana gösteren insan. "BABA" dediğim ve bir sözcüğü büyük göstermek için kullandığım bir kelime. Çünkü bende büyüktür "BABA". Önemi "Anne" kadar çok anlaşılmasa da kıyas edilemez ikisi aslında. Hani çocukken sorarlardı ya "Baba'nı mı yoksa Anne'ni mi daha fazla seviyorsun?" diye. Seçim yapamazdık ya hani. İşte öyleydi bende hem Anne hem Baba. Benim için yaptıklarını gözden geçirmeye kalktığımda gözlerimdeki yaşları tutamıyorum nedense. Ama bu demektir ki, yarın öbür gün Allah nasip eder de biz de "Baba" olursak biz de böyle yapacağız, üzerimizde o kadar büyük bir yük var ki anlatılmaz, hoş anlatılmaya çalışılsa anlaşılamaz bile...<br />
<br />
O yüzden şu an gözlerimden süzülen yaşların yaptıklarının bana bu zamana kadar kattıklarının zerresini dahi ödemeyeceğini bilerek "Teşekkürler" diyorum. "Allah ebeden ve tüm babalardan Razı olsun." Teşekkürler, bana bunca yıl öğrettiklerin, öğretmeye devam edeceklerin için.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-57972271880840355652015-06-21T13:52:00.001+03:002015-06-21T14:01:45.411+03:00Atalet-i ÂliHayaller dünyasının içinde binlerce yıl insan ömründe bir yıla yakın bir süre zarfında bu hayatımdan geçen... Hep istemiş olduğum bir şeyin arefesindeyim ama bir türlü tam olarak ne yapacağım ya da nasıl bir ilerleme kaydedeceğimi belirleyebilmiş ve başlayabilmiş değilim. Karmaşık kelimelerim yine sizleri aldatmasın basit cümleler kurmak yerine ömrümün çoğunu insanlara yardım etmeye adamış biriyim.<br />
<br />
Neyse gelelim neler olduğuna ve bu blogu nasıl günlük gibi kullandığım faslına devam etmeye...<br />
<br />
Hayatımdaki en büyük değişiklik mekan ile ilgili oldu. Artık Bremende yaşıyorum ve en az bir sonraki senenin Mart ayına kadar burada ikamet edeceğim. Buraya niye geldim nasıl geldim bunların bir önemi yok diyerek rahmetli Kemal Sunal'a da değinmeden edemeyeceğim. :) Ama gerçekten bir önemi yok yani. Bir amaç uğrunda koşturuyorum fakat şöyle bir sıkıntı var ki o amaç uğrunda olduğumu söylemekten başka hiç bir şey yapmıyorum. Amacım "almanca öğrenmek" mesela ama dil öğrenmek için bu kadar yol gelmeye, yaşadığın yeri değiştirmeye, sevdiğin veya seveceğin insanları terk etme lüzumunu aklımda sorgularken geldiğim nokta pek iç açıcı olmuyor. Her an geri dönme arzusu ile yanıp tutuşurken bir yandan da hadi yaparsın sen diyerek kendime gaz veriyorum. Kitaplar okuyorum diziler seyrediyorum. Hayatımı dünyevi bir insan gibi geçiriyor, dünya denilen gereksizliği gerekliymiş gibi sayıyor, kısacası; ehl-i dünya oluyorum. Halbuki buraya gelmeden önce ne çok arzu etmiştim bunu.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMHXyTkQI-Vs7Qw6DDnr-L6SWxVy-S8xumscjxumU2gNEt58_KEDq2G5nSCyZAnVssvflFWKsWLvbM1QasbcvAjeMsYN-befF5jXaXKoGWQWX17cbJCTAUt5dXZvX5W46eSp-7P9_KtvHk/s1600/tembellik_garfield.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="117" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMHXyTkQI-Vs7Qw6DDnr-L6SWxVy-S8xumscjxumU2gNEt58_KEDq2G5nSCyZAnVssvflFWKsWLvbM1QasbcvAjeMsYN-befF5jXaXKoGWQWX17cbJCTAUt5dXZvX5W46eSp-7P9_KtvHk/s400/tembellik_garfield.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Şimdi gelelim lisan öğrenmek ile ilgili sorunuma. Adeta bir atalet göstergesi bu bedenimde oluşan. Eğer bundan önceki yazılarımı okumuşsanız anlamışsınızdır ki, ben duygular içerisinde boğulmaktan korkmayan biriyim. Özümde korkağım, değersizim. Fakat görünüşte özel bir insanım. Yani adeta özel insan taklidi yapan biçareyim. Atalet göstergesi dedim ya çoğu insan için yabancı olduğundan biraz "atalet" kelimesini açayım sizlere. Aslında açayım derken kısa bir tanım yapacağım. Atalet, insanın hareketsiz durup hiç bir şey yapmaması ve adeta ne dünya ne ahiret için çalışmaya arzusu ve hedefi olmaması demek. En kısasından ağır tembellik. :) Buraya geldiğimden beri sözde planlı bir şekilde lisan çalışacağım ve her gün 10 kelime ezberleyeceğim fakat bu zamana kadar ezberlediğim kelime sayısı 500'ü geçmez ne yazıkki. Bir örnek vermek gerekirse(zum Beispiel) mesela kursum saat 13.00'da ve benim kursa gitmem gerek. Akşam saatimi sabah kalkar da biraz çalışırım diye saat 9.00'a kuruyorum. Ama o da ne, uyandığımda saat çoktan 12.45 olmuş bile üstelik saatin bunca ilerlemesine rağmen bir 5 dakika daha yatıp sonra saçlarımı yıkıyor ve kursa 5 dakika da olsa geç gidiyorum. Hedefim sözde "almanca öğrenmek" iken bu hedefe yönelik hiç bir şey (gar nichts) yapmıyorum. İşte benim gibilere atalet zindanından nasibini almış demeniz normal. Bazen yazarken yan taraftaki scrool(yazının aşağıya gitmesini sağlayan çubuk) aşağıya inince kendimi kötü hissediyorum. Sen niye gereksiz gereksiz insanların vaktini alıyorsun diye düşünüyorum. İşte bu an da o anlardan biri. En iyisi yazıyı bitireyim de pek vaktinizi almayayım ben.<br />
<br />
Bir üst paragrafı okuyan çoğu kişinin "aynı ben" , "sanki beni anlatmış" diyerek tepki vermeyeceğini umarak. Bu yazıyı burada "nokta"lıyorum (.)Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-53930758270594614172015-06-05T01:51:00.001+03:002015-06-05T01:51:07.723+03:00Bağlanmaktansa Ağlamak İsterimArtık çok uzun zaman oldu yazmayalı diye başlamak istemiyorum yazacaklarıma. Blogumu tekrar aktif hale getirmenin zamanı geldi de geçiyor bile.. Bunca yıldır yazıyorum takip edenim toplamda 10'u geçmez belki de ama olsun. Ben böyle iyiyim. Hep dediğim gibi bu dünya kurtulacaksa, bir sen yetersin. 10 adamla ben dünyayı değil marsı bile kurtarırım be heheyy..<br />
<br />
Neyse gelelim blogu günlük gibi kullanmaya... :)<br />
<br />
Farklı bir şey olmadı aslında bunca zaman yaşam denilen o karmaşık gözüken ama bir o kadar da basit şeyde. Sadece Almanya'ya taşındım dil öğrenmek için. Buralardayım bir kaç aydır. 4 ay kadar oldu sanırsam ve 4 ay içerisinde algı dilinde biraz ilerledim fakat konuşma hala pek ilerlemiş gibi gözükmüyor. Aslında biraz tembel olduğum kanısına vardım. Hoş eskiden 4 saat uyur rüyalarda dahi çalışırdım fakat Almancada pek böyle ilerlemiyor işler. Yine de hayırlısı demeden edemeyip çalışmak'a çalışmaya devam edeceğim. Her insan anadilini beğenir sanırsam ama ben Türkçeye saygı duymaya başladım. Bizim atalar işleri pek zorlaştırmamış gibi geliyor. :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZzL96HQBR5tBHut89PZ-nJ4bISwkuTlSObgXy7ccbGbloim6TkhH8_fA64IAV7Pag100oQo6xUtcPjvl1e0pkymk7yXRgFrXVYJSmgzJqyR5lZ_Oo-VDX60TnCE1s2_AdSw6eVg2XqBJV/s1600/IMG_20150411_172923.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZzL96HQBR5tBHut89PZ-nJ4bISwkuTlSObgXy7ccbGbloim6TkhH8_fA64IAV7Pag100oQo6xUtcPjvl1e0pkymk7yXRgFrXVYJSmgzJqyR5lZ_Oo-VDX60TnCE1s2_AdSw6eVg2XqBJV/s320/IMG_20150411_172923.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
24 yaşıma geldim eski hedeflerim biraz bulanıklaştı şimdiden. Ama yeni bir cam alarak çözebilirim sanırsam bu bulanık hedefleri yeniden netleştirme işini. Madem bu kadar kolay niye yapmıyorsun diyebilirsiniz. İyi de kardeşim bu hedeflerden biri de bu yaşıma gelmeden önce gerçekleşeceklerdi onlar ne olacak. Belki de hayal kırıklığına uğramama sebebinden değiştirmiyorum gözlüklerin camını. Yo yo hayata AT gözlükleriyle bakmıyorum hayır. Benim gözlüklerim miyop. Yakını görebiliyor uzağı tahmin bile edemiyorum.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
Yine bir şiirle noktalamak isterdim yazımı. Ya da niye istiyorsam yapmıyorum ki, buyrun...<br />
<br />
Hedef sandım tüm yaşantımı,<br />
Yanılmış mıydım oysa ki bilemem.<br />
Hayatımdan geçen onca yılı,<br />
Anlamış mıyım ki bilemem.<br />
<br />
Belki anlamam mühim değildi.<br />
Ya sizlere sorsaydım söyleyebilir miydiniz ki?<br />
İçimdeki yaşlı adam 'ah be hayat geçtin gittin.' dedi.<br />
Her şeye rağmen yaşamak isterim.<br />
Ben bağlanmaktansa ağlamak isterim.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-26979476895811085732015-01-31T12:55:00.001+02:002015-01-31T12:55:46.075+02:00Hüzn'ü ZanBir zan hüznü oluşturdu dün oluşan, bence dünyaları aşan ama belki de tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok deyimini tam manasıyla yaşayan bir olay. Önemini imanen bildiğim bir konuda sert bir şekilde ima edilerek uyarıldım. Bilmiyorum benim inancımın zayıflığından mıdır yoksa, işlemiş olduğum günahların çokluğundan mıdır ama gerçekten kırgınlığımı ayyuka çıkardım kendi içimde.<br />
<br />
Rüyalarımda konuşmama ve beni hat safhada üzgünlük derecesine getirmeye sebep oldu. Fakat sonra huzuru yine ima edilerek dinlemediğim zannedilen sözlerde buldum. Allah(c.c.) zannı olanca şiddetiyle yasaklamış ve insanın içini acıtan bir misal ile tamamlamış ki, Yaratıcı'nın sözleri mutluluk ve yalanların dünyasında bir nebze olsun yüreğime huzur buldurdu.<br />
<br />
"رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ " (radıyallâhu anhum ve radû anh) (Allah onlardan razı ve onlar O’ndan (Allah’tan) razıdır.) olma şerefine erişebilme duasını sıklıkla tekrar ettim. Bunca zaman sonra imanî bir mevzuya değinme sebebime gelecek olursak, şu an bulunduğum yer itibari ile Allah(c.c.)'ın benim nazarıma sunduğu insanlara içten içe acıma ve kalbimi yangınlara sürüklemesinden sebeptir.<br />
<br />
En başında da dediğim gibi, tavşan dağ hususu oluşmuş olsa dahi. Allah(c.c.) beni Rahman ism-i şerifiyle affetsin. Eğer öyle bir imaya sebep olabilecek davranışlarda bulunduysam dahi, yine suç benim üzerimdedir. Büyüklüğünden sual olunmayan Allah'tan af diliyor ve bu serzenişimin ince düşüncelerimden sebep olduğunu bilmenizi istiyorum.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-45589998719977071422014-12-11T22:44:00.000+02:002014-12-11T22:46:42.869+02:00İsyan değil, benimki hüzün sadeceSizlere isyanın doruk noktasındaki yazılarımdan, halil sezaivari bir yazıyla bir merhaba derim. Nasıl oluyor da sevginin değer biçilmez bir şey olduğumu düşünmeme rağmen gözünde sevginin hiç bir değeri olmayan insanlar karşıma çıkıyor bilmem. Nasıl bir günah ki bu benimki Rabbim karşıma böyle kullarını demeç yapıp sunuyor anlayamıyorum.<br />
<br />
Yeni yine ve yeniden aşıkolduğumu sandığım demeçlerle şiirler sunduğum biri beni sebepsizce, gereksizce terk etti. Ben ona sen benim gönlümün sultanısın başımın tacısın derken, o ben bu kadar ilgiden bunaldım alışamadım diyerek uçup gitti tahtıyla beraber. Şimdi gecekondu misali gönül sarayımda hazinesi ejderha tarafından rehin alınmış cüceler gibi diyardan diyara gezesim gelir de sıcak yatağımı terkedemem. Sadece 300 kelimelik dağarcığımla bütün duygularımı anlatmaya çalıştıysam zahir, sonum böyle oldu a dostlar. Ömür bahçemde gözüm gibi baktığım bir gül daha kendini saldı kurudu gitti günler içinde.<br />
<br />
Ne edebiyat yaptım be, bu bloga da hüzünlü olmayınca yazılmıyor ki arkadaş. Gerçi pardon, ben hüzünlü değilim, benim mizacım böyle. Hayat işte kimi peşinden koşar kimi koşturur peşinden. Saygılar ve dua temennileriyle... Allah karşınıza sevginin değerini bilenleri çıkartsın İnşallah.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-38487867085765265342014-09-09T12:52:00.001+03:002014-09-09T12:52:32.786+03:00Gökkuşağı Misali<p dir="ltr">Kırmızı bir gelecek gördüm bu gece rüyamda, neden kırmızı bilmem. Ancak anladım ki, karamsarlıktan öteydi benim bundan önce yazdıklarım. Ben melankoliğim ne yapabilirim diye geçiştirdim ama bir yandan da düşünmüyor değildim. Bu ben miydim?</p>
<p dir="ltr">Mavi bir geçmişim var benim. Yeşil yanlış anlaşılmalarım var içinde.</p>
<p dir="ltr">Gökkuşağı misal bir hayatım var benim. Öyle bir ömrüm var ki ne beyaz ne siyah adeta koyu gri. Aynı mesleğim gibi her şeyden biraz var gibi. Boğuldum gittim devrik cümleler okyanusunda yine. Sanki edebiyatla bağdaşırmış gibi devrik olunca cümle. </p>
<p dir="ltr">Bir huzur sardı birden etrafımı gökyüzü mavisi. Süt kahvesi bir rahatlama oldu içimde. Sensiz ben renk olmamış gibiydim üstelik. Tam düşüncelerle huzura kavuşacakken karardı gökyüzü mavisi kopkoyu bir lacivert oldu zihnim. Kahverengi siyaha çaldı. Neler oluyordu yine mor bir mide bulantısı oldu içimde. Sonra anlamlandıramadığım bir toz pembe..</p>
<p dir="ltr">Kırmızi bir rûya gördüm dün gece, ömrümden ömür gitti anlamlandırabileyim diye. Halbuki hüznün rengi açık sarıdır bende. Ve turuncudur benim en güzel anılarım belki biraz hüzün biraz aşktır her yaşadığım. Belki de kırmızı onu ifade eden. Belki de onun sarısı da ben olurum bilmeden. Turuncu bir ömrümüz olur birlikte hem rûya hem sahiden...<br>
</p>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-42674147840551810952014-09-06T11:45:00.001+03:002014-09-06T11:45:54.044+03:00Karmaşanın Bütününde AşkVarlık sahnesinde bir hiç olmaktansa, bir kaderin peşinden gitmenin en doğru yol olduğuna inanan insanlar bütününe duyduğum özlemi anlatsam da bu karmaşık cümlelerle anlatabilmemin çok zor olduğunu hepiniz tahmin edersiniz. Hep söylediğim gibi bazen o kadar uzun cümleler kurasım geliyor ki anlamını kavrayabilmek için benim bile en az 3 defa okumam gerekiyor. Değişik bir arzu bu, size öyle yazılar yazmak istiyorum ki, yıllar sonra okuduğunuzda vaybe! demelisiniz.<br />
<br />
Evet, okuyucusuna aşık bir yazar karşınızda. Baktım kaderimde beni ben yapacak, benim de onunla ben olacağım kimse yok. Ben de blog'a sardım. :) Bekledikçe insanın küfredesi geliyor o ruh eşi dediğimiz ama aslına kimseye yakıştıramadığımız sıfata. Kelime kelime sövesim geliyor gelmiyorsan ebenin seni çıkarttığı yere geri dön diyesim geliyor. Sonra kafamı vuruyorum duvarlara düşününce... :/ Zaten gelse ne yapacağım ki, sizinle büyüdüm ben ya... Öyle bir noktaya odaklandım hep onu istedim. Sonra ufak bir konuşma geçti aramızda. Sonra uzun uzun konutştuk bana bir kaç konu danışmak istedi. Ve yıllar boyu odaklandığım noktanın, aslında gereksiz olduğunu düşündüm. Neyse... Galiba Murat Menteş okuya okuya böyle oldum ben. Azıcık şu kitapların dozunu azaltmam gerekse demek.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCuuFD_S65ler08qXEMhqFxj8S4w10TWKirH0ROe7vA2Wlveqh81uzWzOIovlDUO8PtCq573BBYvbfZUBHXqTtcuHRwi04xIcJeAuNloPlNDgPTKuwnJZTueItZSzMO7xhVLP6E6Lq7aVg/s1600/baglanma-korkusu-crop_orig.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCuuFD_S65ler08qXEMhqFxj8S4w10TWKirH0ROe7vA2Wlveqh81uzWzOIovlDUO8PtCq573BBYvbfZUBHXqTtcuHRwi04xIcJeAuNloPlNDgPTKuwnJZTueItZSzMO7xhVLP6E6Lq7aVg/s1600/baglanma-korkusu-crop_orig.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<span id="goog_1290155934"></span><span id="goog_1290155935"></span><br />
<br />
Hayatımda olanca şey varken, işyerinde Almanya vizemin basılı olduğu pasaportumu hasretle ve bir noktadan sonra ümitsizlikle beklerken. Aklıma gelen onca şeyi bloguma adeta bir barajın kapaklarını açıyor gibi bırakırken, bir gün sen geleceksin. Ama öyle bir anda gel ki, benim arayışlarım son bulsun artık. Ya da şöyle bak şimdi gelme, çünkü gelsen de hedeflerim doğrultusunda ilerleyip kalbimi sana bırakamam. Sen olamam şu an. Seni seninle yaşayamam. Bu çocuk ne saçmalıyor ya, bu değilmiş benim ruh eşim dersin. Ömrümü ömrüne adayabileceğim zaman seni her varlığın üzerinde tutup Nietzsche'nin üstinsan tanımının üpüstünde olacaksın benim için. Öyle büyülü olacaksın ki benim için adeta bir vefk(muska benzeri bir batıl inanç büyülü olduğu düşünülür.) gibi katlayıp boynuma asacağım seni. :)<br />
<br />
Neyse bu yazı da öyle olsun ki özlediklerimin pek canı sıkılmasın. Özlediklerim derken evet evet, sizi kastediyorum. Aslında genelde arkadaş kitlemden oluşan okuyucularım. Biraz nihilist davranarak belki de ne siz ne de ben yokum diyerek sonlandırıyorum bu yazıyı. Hade Eyvallah...Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-70213508306255750722014-08-25T15:51:00.001+03:002014-08-25T15:51:08.258+03:00Dönüşüm muhteşem olmasa da...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZZAeeR0MxrFL3PgtFMW6UouFDM8KoEaVUqOcN4lvpiJiRNczCuYiLBBBDZn2PZk7PPOC-skoGT_U-UyjonaAyuHyGzQ6Vp6evyDFDerJ8B-SDcEn1q6l2bwkz4MoMVGC6IrahPFAZOjqw/s1600/628x471.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZZAeeR0MxrFL3PgtFMW6UouFDM8KoEaVUqOcN4lvpiJiRNczCuYiLBBBDZn2PZk7PPOC-skoGT_U-UyjonaAyuHyGzQ6Vp6evyDFDerJ8B-SDcEn1q6l2bwkz4MoMVGC6IrahPFAZOjqw/s1600/628x471.jpg" height="256" width="320" /></a></div>
O kadar uzun zamandır yazmıyorum ki şu an nereden başlasam ve ne yazsam bilemedim. Aslında bir web adresi alıp orada yazma kararı almıştım ama, hem burası kadar keyifli olmuyor hem de yazamıyorsun be. Sanki oraya yazınca kimse okumayacakmış gibi hissediyorsun. Şimdi yıllar sonra geriye dönen ve kızına sadece ben geldim diyebilen baba gibi hissettim kendimi. Ve kesinlikle ben geldim diyip hiç bir şey olmamış gibi devam etmeyeceğim.<br />
<br />
Çok üzgünüm gerçekten çok üzgünüm. Seni uzun süre yalnız bıraktığım hayattan hep şikayet ettiğim. Edindiğim arkadaşlıkları devam ettirmediğim için çok pişmanım. Ama eğer bu arkadaşlıklarım dostluğa yakınlaşmış ise, meşhur sözlerde dediği gibi "Yıllar geçse de üstünden... Bu kalp seni unutur mu?" diyecektir. Lazanya, CYK, Leah ve adını sayamadığım bir sürü bloggerdaşım. Belki beni tanımayanlar hala yazmaya devam etmeyenler. Hepsi bir yerlerdeler hayatına devam ediyorlar belki.<br />
<br />
İşte burada öyle oluyor ki, sen yazıyorsun ve okuduğundan emin olmuyorsun kimsenin. Sen yazmak istiyorsun ve amaann ne değişecek diyorsun. Ne ve ise soru bağlaç ilişkisinn birleşimi ile ortaya çıkan sozcük ile "neyse" diyip, yazıma ve bunca süre zarfında hayatımda olanlara bir göz atalım mı yoksa günah çıkartmaya benzeyen bir eda ile bu yazıyı özür dileyerek bitirmeli miyim dilemmasındayım.(dilemma: ikilem anlamına gelen sözcük. bkz. Murat Menteş-Dublörün Dilemması) :)<br />
<br />
Yazmadığım süre boyunca 3 Ekim 2013 tarihinden bahsediyorum. Binlerce hedef koydum kendime ve yıktım. :) Belki bir googol kadar düşünce oluşturdum kafamda. Şanssızlıklarım bundan milyonlarca kat fazla olabilir. :D Ama tabiki de hayat devam ediyor. Bir kaç önemli hedef ve hayale değinmem gerekirse, birincisi Almanya'da master yapma hedefim var ve gerçekleştirmeye 1 sene kadar yakınım. Bunun için önce master programlarına başvurdum ama yarı dönemde başvurduğum için hepsi dil öğren de gel dediler. Ben de bu sebepten arkadaşım Henning Bohlius(kendisi ari-Alman'dır.) tarafından bir kursa kayıt ettirildim ve bu özel kurs aracılığı ile bir hafta içerisinde Almanya'ya gideceğim. Tabi yine şanssızlığıma yenik düşmez isem. Sonra iki ayrı firmada çalıştım birisi eğitim danışmanlığı yapan bir firmaydı ve sadece 1 ay çalıştım ikincisi elektrik bağlantı elemanları yapan bir atölye hala çalışıyor gibiyim. Sanırım pasaportum gelene kadar çalışacağım.<br />
<br />
Bu arada Alman konsolosluğuna gittim lanet Suriyeliler oradaydı. Bilmeyenler için söyleyeyim Halep'teki Alman Başkonsolosluğu İstanbul'a taşındı çünkü Halep IŞİD Terör Örgütünün elinde. Neyse işte sırf onlar yüzünden randevumu ertelediler falan sonra söyledikleri gün gidip işimi hallettim ki tabi kabul olmadı bana bloke hesap açın dediler 5 günde iş bankasından hallettim geçen salı günü evraklarımı teslim ettim ve hala vizemin gelmesini bekliyorum. Umarım bu hafta içinde gelir de ben de kursa gecikmeli de olsa başlarım.<br />
<br />
Hee bu arada blogu açmama sebep olan O Kız ile barıştık. Artık psikoloji mezunu bir dostum var. Ve bir konuda anlaştık ki o da artık yardım etmek istediklerime aşık olmayacağım. :) Belki o da okuyucularımdan biri olur. Öyle işte..<br />
<br />
Hep bunu yazıyorum ama bu sefer yazmayacağım. Belki de bu sefer Almanca yazsam daha iyi. Ich glaube, ich ließe meine Blogzeite. Jetzt werde ich versuchen, zu schreiben. Ich weis es nicht ist das richtig oder falsch. Wir gesehen. :)<br />
<br />
Bir şiirle bu yazıma son vereyim.<br />
<br />
Bir hataydı belki de yaşamak,<br />
Arzum dahilinde olmasa da,<br />
Ölüme adım yazıldığı zaman,<br />
Aşk benimle olmasa da..<br />
<br />
Hayatımı alt üst eden bir yaşam,<br />
Bir de öylesine sade bir geçmiş,<br />
Ümitsiz bir adam gibi,<br />
Ölümü bekliyor sadece ve sessiz.<br />
<br />
Özlem ve hasret iki ayrı sözcük,<br />
Oysa bir mi ikisi de?<br />
Bence hasretin verdiği etkiyi,<br />
Özlem veremez kimseye..<br />
<br />
<br />Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-47991910513379971032013-10-03T23:28:00.001+03:002013-10-03T23:28:07.808+03:00Baht mı?Neler oluyor bana, sessiz kalmak düşünceler kumsalına yüzüstü düşüp kendimi kumlara gömmeye mi benziyor? Öyle nefessiz kalıyorum ki bazen, öyle saçma şeyler gülüyorum ki, insanlar beni anlamıyor.<br />
<br />
Çok sevdiklerim birer birer papatya yaprağı misali koptular gövdeden. Ortada bir ben kaldım. Yalnız mıyım, asla. Hiç bir zaman vazgeçmiyorum bu hayat denen canavarla boğuşmaktan. Hani kahraman filmlerinde olur ya kahraman yere düştükten sonra öyle bir hamle yapar ki, biraz hırpalanmış olmanın hatta ölümün eşiğine gelmenin verdiği gazla, o hamlelerden yapıyorum işte. Yaşıyorum ya, o yeter de artar be.<br />
<br />
Bir takım pürüzler üzmeye yetmiyor beni. Yanlışlıklarla dolu geçmişim hatrımdan uçup gidiyor. Açtığım tertemiz sayfalar tükeniyor artık ama daha önce de dediğim gibi pes yazmıyor hiç bir sayfada. Doluyor kirleniyor. En sonunda yine hayat devam ediyor.<br />
<br />
İş arıyorum, bulamıyorum. Bisiklete biniyorum takla atıyorum. Eski şanssızlığım peşimde yine. Bir yandan öyle şans gerektiren şeyler oluyor ki şaşıyorum.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUHRPGGEWCrin56tFPZmF_HaUMOFgp9Jrrq9K-1HDsGO6Jqdzs4IN_N5XHHl40hzSlCuKwRutYVl79Q5r5nxq_BT6bHHaTIlnQzDI8F0j6ExiWMed8M1chHi_bq2gl9pUWEtwFwUnecyXS/s1600/bahts%C4%B1z-dinozor.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="328" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUHRPGGEWCrin56tFPZmF_HaUMOFgp9Jrrq9K-1HDsGO6Jqdzs4IN_N5XHHl40hzSlCuKwRutYVl79Q5r5nxq_BT6bHHaTIlnQzDI8F0j6ExiWMed8M1chHi_bq2gl9pUWEtwFwUnecyXS/s400/bahts%C4%B1z-dinozor.jpg" width="400" /></a></div>
<span id="goog_1818594628"></span><span id="goog_1818594629"></span><br />
2 Ekim'de diplomamı almak için ünidostlarım(Kaptan ve Arif-i Araf) ile birlikte Sakarya'ya gittik. Kampüse öğrenci işlerine gittik ve henüz kararlarınız gelmedi gelmesi hafta sonunu bulur siz diplomayı ancak bayram sonu alırsınız dediler. Bölüme doğru gittik ve Arif-i Araf, ya bi Orhan Hocaya(Bölüm Başkanımız) sorsak mı şu işi dedi belki bir yolu vardır. Benim de aklıma Rıza Hoca'ya sormak geldi, hani kararlarımız çıktıysa, elden öğrenci işlerine götürebilir miyiz, diye. Nitekim sorduk. Fakülte sekreterine yönlendirdi sağolsun, belgelerimizi aldık alelacele öğrenci işlerine götürdük ve bir gün içerisinde mezun olmuştur yazımızı aldık. :) Nasip tabi, biraz da şansımız yaver gitti ve işleri halletmiş olduk.<br />
<br />
Yani böyle şeyler de oluyor ama %80 hep bahtsızlık. Hayırlısı diyor, geçiyoruz. Bir kurtuluş sözcüğü olarak, demli bir çay misali, Hayırlısı...<br />
<br />
Öbür taraftan Mr. Yıldırım ile sürdürmeye çabaladığımız iş rayına oturuyor gibi. Bayramdan sonra eğer olursa, yatırımcımızı bulup iş kurma yolunda emin adımlarla ilerleyeceğiz. İşte hep dediğim gibi Hayırlısı. ;)<br />
<br />
Tschau...Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-3755044478176562342013-09-04T11:28:00.000+03:002013-09-04T11:28:21.461+03:00Aşk ve Hayat MuhakemesiBir aşk'tı aradığım sadece, beni yormayan üzmeyen sıkıntıdan uzak bir aşk. Zor muydu böyle bir aşk bulmak onu bile bilmezken, bulduğumu sandığımda, bulduğum aşk'ın özelliklerine bakmadan aşık olduğumu anladım. Ama artık çok geçti. Söylenilen sözler seni ileriye götürmekten çok, kavga etmene zaten kırılmış kalbinin sözlerle tekrar kırılmasına yol açacaktı. Bunu bildiğinden sustun sadece. Bazen ne yapacağını çok iyi bildiğinden artık sana güveniyorum benim ruh adım kerim.<br />
<br />
Zamanında yanlış anlaşılmaktan çok çektin, o kadar uğraştın ki daha sonra asıl anlatmak istediğin şeyi anlatmak için yani anlaşılabilmek için, Dünya'nın sahibiyle pazarlık yapsan onca zaman, üstüne para bile alabilirdin. Öyle yıktı ki bazı senden uzaklaşmalar kalbinin üstüne basıp geçmeler seni. Sen güçlü olduğunu bilerek kalkmaktan vazgeçmedin. Şimdi pestilin çıkmış bir halde de olsan artık böyle şeyler başını bile eğmiyor aşağıya. Üzüntüden nasibini alman seni tecrübeli yapmıyor tabiki ama artık tecrübe kapısını açıp içeri girdin bence. Sen öylesine yalnız öylesine ümitsizken yazabildiğini unutmuşsun galiba.<br />
<br />
Şimdilerde iş arıyorum, herhangi bir iş, beni mutlu etmesine gerek yok çünkü artık tecrübelendim dedim ya, ben bir şekilde mutlu olacağım. Öyle bir CV hazırladım ki gören korkuyor zannımca ama ben bunları biliyorum. Neden bildiğimi inkar edeyim ki. Neyse yakın bir zamanda iş bulabileceğimi ümit ediyorum. Kız arkadaşım bir kaç gün içinde eski kız arkadaşım olmayı başardı. Ben ne mi yapıyorum, susuyorum. Sessiz cevaplar veriyorum aslında ona, anlasa da anlamasa da. İşte buraya döküyorum hislerimi bazen bulduğum küçük bir kağıda. Kafama koyduğum işleri yapmak için çaba sarfediyorum. Ve bir gün o işlerin tamamını yola koyduğumda, O aradığım aşk'ı bulabileceğimi biliyor. Emin adımlarla ilerliyorum. Hayat savaşında ister dostum ister düşmanım olun sizi layıkıyla karşılayacağımdan emin olun. Hoşça Kalın...Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-6837432296256854122013-08-14T22:04:00.001+03:002013-08-14T22:07:07.451+03:00Bir Soru ve Geri DönüşYok arkadaş yok, anlayamıyorum... Öyle hislerle boğuşuyorum ki uzun süredir, ne anlatabiliyorum ne de anlaştırabiliyorum kimseye. Bir kız arkadaş peşine düştüm gidiyorum. Adı üstünde, "kız" olduğundan dolayı belki de anlaşmazlıklarla boğuşuyoruz.<br />
<br />
Bir yere gidiyoruz mesela, hep ufak ayrıntılara takılıyoruz. Sevgimizin büyüklüğü yenemiyor takıldığımızın ayrıntısını, bana üç koca yıl gibi gelen üç gün neler döndüğünü neden öyle olduğunu anlamaya anlaşmaya çalışıyoruz. Bilemiyorum. Uzun süredir buraya yazmıyorum çünkü mutlu olduğumu sandığım dönemlerden koca bir dönem geçirdim. Artık benden kurtulduğunuzu düşünmeye başladığınızı sanıyorum ki hayır, benden kurtulamayacaksınız.<br />
<br />
Her şeyi doğru yapabilseydim, haşa neden Peygamber ya da alim olmayayım ki, müridlerim olurdu peşimde. Biz de insanız, hata yapıyoruz, yaptığımız hataların yüzümüze vurulmasını istiyoruz ki o hatalara bir daha düşmeyelim. Ya da çok büyük hatalar ise yüzümüze vurulmasındansa uygun bir dille anlatılmasını bekliyoruz. Ama karşımızdaki insan içine atıp, yaptığım o hatayı kendimin bulmasını bekleyince sorunlar büyüyor büyüyor büyüyorrr ve Everest tepesini aşıyor dünya denilen şu gezegen üzerinde. Tabi kerim'in ruhu bunu kaldırabilecek düzeyde mi, kaldırıyor. Her şeye rağmen düzelmesini doğruların peşinden gitmeyi umut ediyor.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggjLBoIAgoxJHKKHXNcLzcKIMRyvo0VgQ7F9-YtjzJLyqFqST3YTHlwz2kVx9niu_RZ_MR9A3yvKRsr-VoFoqJdOIkZy2ZBsDXdl9IDW5SPd7c0pjw7IfeE4ItN5fRaAke4oKVGgFFgcI/s320/soruya-cevap.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggjLBoIAgoxJHKKHXNcLzcKIMRyvo0VgQ7F9-YtjzJLyqFqST3YTHlwz2kVx9niu_RZ_MR9A3yvKRsr-VoFoqJdOIkZy2ZBsDXdl9IDW5SPd7c0pjw7IfeE4ItN5fRaAke4oKVGgFFgcI/s320/soruya-cevap.png" width="283" /></a></div>
<br />
Şimdi size soruyorum, hayaller mi? Yoksa sevgili olduğunuzu ve mutlu olabileceğinizi bildiğiniz birini gelecek hayallerinizin arasına koymak mı? 2.durumda hayallerden bazıları iptal edilmek durumunda kalacak. Siz bu soruyu cevaplarken muhtemelen ben çoktan cevabını vermiş olacağım ama siz yine de cevaplayın.<br />
<br />
Daha sık yazmaya çalışacağım, umarım hayatımda böyle pürüzler çıkar da buraya daha çok yazarım.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-35717520682539862812013-06-22T20:57:00.000+03:002013-06-22T23:49:09.879+03:00Bu da Mezuniyet YazısıUzuun süredir yazmadığım bloguma, olmayan hayranlarıma, sırf benim gönlüm olsun diye okuyan arkadaşlarıma teşekkür ederek yeni bir yazı(post) eklemek istiyorum.<br />
<br />
Bu yazı hem şu anki durumumla ilgili bir rapor yerine geçsin, hem de işte başlıktan da anlaşılacağı üzere bir lisans programının daha sonuna gelme şerefine olsun diye düşündüm ve başladım yazmaya.<br />
<br />
Ne zaman buraya bir şeyler yazma ihtiyacı duysam hep melankolik buruk aşık halde yazıyor hep bir buruklukla sizlere hitap ediyor karmaşayı daha da karmaşıklaştırıyorum. Bir gün önce mezuniyet töreni denilen aileler için yorgunluk bizim için stadta yarım tur yürümeden ibaret olan kep atmak ve fotoğraf çekinmekle geçen bir gün geçirdim. Törene gittim ama can dostum olarak bildiğim bir arkadaşımın da dediği gibi mezun olmayan adamın mezuniyette ne işi var havasından çoktan geçmiştim. Yapmam gereken toplamda 40 iş günü stajım var ve bu stajlar ile birlikte okulumu tamamlamış. Endüstri Mühendisi diplomamı alıp ülkedeki milyonlarca işsizin arasına katılmış olacağım. :)<br />
<br />
Buraya yazdığım her şeyi okuyan ebeveynlerime söylüyorum, bundan sonra yazacağım kelimeleri görmezden gelin çünkü bu prosedür böyle işliyor yani yüzüme vurmayın yazdıklarımı.<br />
Bir kız arkadaşım var, şu an için gayet mutlu ve gelecek için umutluyuz. Arada buluşup bir yerlere gidip eğleniyoruz. O yüzden de üzülecek sıkıntıya girecek bir hal alamayınca yazmıyordum da buralara. Bir kaç kelime ile buradaki raporun sonunu getireyim fazla dikkat çekmesin, nazar değmesin.<br />
<br />
Bir gün önceki Mezuniyet törenine gelirsek. Başımıza taktığımız dikdörtgen ve kafamıza geçirmek için oluşan bir silindirden oluşan adına kep denilen cisme pek anlam veremedim, her fırsatta bu ne abi diye şaşkınlığımı ve merakımı dile getirmekten geri kalmadım. :) İçinde bulunduğum SAİTEM Alternatif Enerjili arabalar oluşturmakla uğraşan ve bunu başarıyla yapan kısaca Ekip ile birlikte en önde yürümemiz bana gurur verdi. Daha sonrası bütün okul birincilerini ve konuşmalarını dinlemekle geçti. Bir amcamız(dedemiz mi deseydim bilemedim.) 65 yaşında bizimle birlikte 4. üniversite diplomasını almış, onu dinledik falan, anlayacağınız hep konuşma. Bir sürü kişi ailesiyle birlikte törenden ayrıldı. Biz, kep atma denilen 5 saniyede kep değiştirme olarak sonuçlanan şeyi yaptık. Kimin kepini kaptım bilmiyorum ama benim kep gitti bir yerlere.. Ben de başkasının kepini aldım, helal etsin. O da başka kep almıştır belki. Akşam yemeğini Sakarya'da yiyip gece geri döndük.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9i0AreiiZS6WcE3QIvK-ExhQQOzTptKLqBbviKSgurbVXOeAw4lG9IKRpd2gUd7JqMpcoLKV9WOr_VE9bm_eS9y_fZW8piCmGVI8piOwIMAU2jdBqmzULBGVz5OndmEFzsXSTjSsti6T6/s1600/1002950_595176667194017_1485674427_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9i0AreiiZS6WcE3QIvK-ExhQQOzTptKLqBbviKSgurbVXOeAw4lG9IKRpd2gUd7JqMpcoLKV9WOr_VE9bm_eS9y_fZW8piCmGVI8piOwIMAU2jdBqmzULBGVz5OndmEFzsXSTjSsti6T6/s400/1002950_595176667194017_1485674427_n.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Şimdilik bu kadar, yazı uzun olunca da beni sıkıntı basıyor nasıl okuyacaksınız diye. Yazarım yine, bu sefer hep mutlu güzel şeyler yazarım Allah'ın da izniyle(Biiznillah)... Hadi Eyvallah.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-92203006510715364432013-05-06T00:58:00.001+03:002013-05-06T01:05:09.875+03:00Bilinmezliklerin Melankolisi / Karmaşanın AbidesiSon'a yaklaşıyoruz gitgide bunu hissetmek bilmek ayrı bir duygu tabi hepimiz için. Bir atlet olarak tabir etsem kendimi sanki her an, 100m deymişim gibiyim. O kadar fazla insanüstü davranışta bulunuyorum ki, kendime şaşıyorum. Tabi insanüstü olduğuna karar vermem için biraz insan tanımam gerektiğini unutuyorum.<br />
<br />
Bilemiyorum, niye hep aynı melankolide hislerim, niye her tanıştığıma yeni görmüşüm gibi davranıyorum. Özlüyorum. O eski günleri deli gibi özlüyorum. Öyle güzel rüyalar görüyorum ki geçmişten, her gün zamana karşı koyup eskideymiş gibi yaşamak istiyorum. Anlaşılamıyorum bazen. Onca konuşmaya gerekli veya gereksiz sözcüğe rağmen, anlatamıyorum kimseye. Yaşamıyorum sanki bazen. Öyle oluyor ki ne yapacağımı bilmiyor. Sadece tek bir noktaya odaklanıyorum yatağımın üstünde. Saatlerce o noktaya bakıyorum. Birileri çığlıklar atıyor kimisi tek sözcükle siliyor beni eskilerden. Artık yeter. Anlaşılmak, anlattıklarımın fayda vermesini istiyorum.<br />
<br />
Bir ara veriyorum yaşantıma, sadece işlerime odaklanmak istiyorum. Hem mutlu olmak hem de mutluluğun değerini bilmek istiyorum artık. İstediklerimi bir kağıda yazıyor, kağıdı uçak yapıp atıyorum gökyüzüne doğru, düştüğü yerde kimsecikler yok, belki de kimse bulmaz kağıdı. Belki sadece "Özledim." yazarım kağıda. Karmaşık hayatlar hep burnumun ucunda.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
Bir masaldı yalnızlığım</div>
<div style="text-align: center;">
Geçti gitti öylece.</div>
<div style="text-align: center;">
Hem evveldi geçen zaman,</div>
<div style="text-align: center;">
Hem saman içindeydi kalbur.</div>
<div style="text-align: center;">
Ne karmaşam bitti ne gündüzüm,</div>
<div style="text-align: center;">
Hep gecelere hasret yüzüm.</div>
<div style="text-align: center;">
Bazen düşer üç elmadan biri kafama,</div>
<div style="text-align: center;">
Yine hayatta olmak isterim.<br />
Bir masaldı hislerim,<br />
Özledim ama söyleyemedim.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKgqXm0NP3TBAlvK8qccMmnfdLCje7dxL_ilmhyDLWsU62msurH_tas237kyGkn_5vaG_kj22oXQZYOpz1iNASHfoOM7tsB97jrp6D4bbs1nXc87vJjPmcNEFDqBIa4gupKLsg3aXkPJJq/s1600/burukluk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKgqXm0NP3TBAlvK8qccMmnfdLCje7dxL_ilmhyDLWsU62msurH_tas237kyGkn_5vaG_kj22oXQZYOpz1iNASHfoOM7tsB97jrp6D4bbs1nXc87vJjPmcNEFDqBIa4gupKLsg3aXkPJJq/s320/burukluk.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-62277915111156408842013-02-20T01:06:00.000+02:002013-03-19T12:00:54.199+02:00Bir başlangıç daha Hep kararlar kesin düşünceler yazıp, çoğu zaman bu düşünceleri sürekli hale getiremediğim olmuştur, oluyor. Hatta şimdi de çok kesin ve net konuşacak olabilirim. <br />
<br />
Hep bir değişim hep bir Heraklitos felsefesi hakim ömrüme. Belki herkesin hayatı bu şekilde bazen mutlu bazen huzursuz bazen sıkılgan. Gayet normal yani. Hiç kimse zaten hep mutlu olamaz yani. Olmasın da. Neden hep mutlu olmasın diyorum çünkü düşünsene hayatın hep mutlu gidiyor böyle her şey yolunda falan. Mutsuzluk ne unutursun. Bir an dahi mutsuz olsan kafayı yersin. O yüzden hepsi bizim için her şey hep yolunda gitmemeli.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
Bitirme çalışmam ile ilgili çalışmalar içerisindeyim şu sıralar. Diğer bir taraftan boş kalmamak adına, ikiye hatta 3e bölünüyorum. Ama benim kişiliğim böyle.. İkili yaşıyorum hayatı ben hep. Yani ikili derken iki ayrı kişilik iki ayrı maske olarak düşünmeyin sakın. İkinci bir işim olmadığında eksik ve boş hissediyorum kendimi. Hiç işim olmadığı zamanlar oluyor mu oluyor tabi ama o zamanları da bir şekilde doldurup kahve içiyorum kitap okuyorum falan.<br />
<br />
Okuma ile ilgili yazmak istediğim çok şey var, anlatmak istediğim şeyler de var okuma ile ilgili ama şu an yeri değil. Bir kere zaten inancımızın başı "Oku" emri. Oraya hiç girmiyorum. Nereden nereye geldin be! diyenleri duyuyor gibiyim. Karışık ya, düşüncelerimi hissettirmeye çalışmalarımdan kaynaklanıyor hep bunlar. Uçuyorum hep bir yerlere. Bağlayacağım bir yere ama hadi hayırlısı.<br />
<br />
Şimdi okurken yaşadıklarım hissettiklerim o kadar farklı oluyor ki bazen, hemen hayatıma hemen yaşantıma yansıyor.(İyi bağladım.) Mesela en son okuduğum kitap, çocukluğunda yaşadığı şeyden dolayı travma geçiren bir çocuk ile ilgiliydi. Çocuk konuşamıyor. Bir anda o çocuk oluyorum. Çocuk kilitlere ilgi duyuyor ben de hemen kilitleri araştırıyorum nasıl açılır falan ona bakıyorum. Bu bazen iyi bir şey oluyor tabi bazen de kötü oluyor. Düşünsenize çocuk hırsızlık ta yapıyor adam da öldürüyor. Eyvah..<br />
<br />
Yine böyle karmaşık olmayan hayatımı karmaşık gösterme düşüncelerde boğulma evrelerindeyim. Problem yok ama bu bende hep böyleydi böyle de gidecek. Değişime ayak uydurmak gerek ;) Kaos'u kontrol etmezsen kaos seni kontrol eder. Ne kaoslar var kontrol edilmesi gereken, ne yaşantılar var kaosa kapılmış giden. Bir kuple(bu kelime de çok artisttir ha! hep couple(ing.)'dan geldiğini düşünürüm.) şiir ile sonlandırıyorum bu yazımı da.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
Yapayalnızlıktan sıkılgan,</div>
<div style="text-align: center;">
Yanlışlıktan kırılgan bir ömrüm vardı,</div>
<div style="text-align: center;">
Her darbe biraz daha canımı yaktı.</div>
<div style="text-align: center;">
Ne küçük bir hata,</div>
<div style="text-align: center;">
Ne de saçma bir gelecek ümidi kaldı.</div>
<div style="text-align: center;">
Sildim hepsini bir kalemde,</div>
<div style="text-align: center;">
Bende yeni bir dünya canlandı.</div>
<div style="text-align: center;">
Unutmadan unutulmak ne demekmiş,</div>
<div style="text-align: center;">
Bende bir tek, o kaldı anlamlı.</div>
Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-41025829211444653952013-02-02T03:26:00.000+02:002013-02-09T21:11:29.745+02:00Dost Bildiklerini Kaybetmek<div><p>Uzun zaman oldu yazmayalı, melankolik nefesimden sizlere de bir karbondioksit tadı aldırmayalı. Yaşıyorum bu süre zarfında hayatımı dolu dolu. Anlaşamadığım zamanlar oluyor akciğerlerimle, nefes almaktan vazgeçiyorum bazen. Sonra hadi gel barışalım diyorum, barışıyoruz, upuzun bir solukla.</p>
<p>Dopdolu diyorum ya hayatım, aslında karmaşanın tam ortasındayım, henüz çeyreğini biraz geçmişken ortalama insan ömrünün. İkinci baharlara diktim gözümü. Mantıklı bir çerçevede düşünmenin yaşı 25 derler, yani o yaştan sonra düşünmeden karar veremezmişsin. Ben o yaşa gelmiş gibi hissediyorum kendimi. Eskiden olduğu gibi heyecana bağlı kararları çoktan geçtim.</p>
<p>Bir takım insan grubu kendini çıkardı hayatımdan, bana kin denilen şeyin ne kadar tehlikeli ve bir o kadar da saçma olduğunu bir kez daha gösterdi. Beni olduğumdan farklı göstermek istedi. Değilim, ben sadece bir arkadaş için tahmin edemeyeceğiniz düzeyde iyilik için çalışan biriyim. Bu tip olaylar beni rahatsız edebilir, mühim değil. O kadar kendimle barışığım ki, benim herkese ayak uydurabilmemi iki yüzlülük olarak görenler ve kendini Allah'ın affı yanında O affedebilir ben affetmiyorum diyebilenler için üzülüyorum şu an sadece.</p>
<p>Dost bildiklerini kaybetmek diyorum buna ben sadece. Sen uğruna milyonlarca şeyden vazgeçersin ama o seni bir kalemde silebilecek kadar küçük görür ve kimsin sen der sana hiç olduğunu kabullenemez. Her şey ile hiç arasındaki ince çizgiyi göremez sadece. Mutlu muyum, hayır tabiki de. Ama umutluyum ve 'şükür' artık hayat amacı benim için.</p>
<p>2013 kötü alışkanlıklarımdan vazgeçme zamanıymış demek ki. Bir arkadaş düşünün ki siz kendinize zarar vermeyesiniz diye kendine zarar veriyor. Kötü alışkanlıklar ediniyor. Şimdi biraz daha yoğunlaşabilirim işlerime, kötü alışkanlıklarımdan vazgeçip uyandığım bu uykuda mücadelemi sonuna kadar sürdürebilirim. </p>
<p>Belki bu süre zarfında o beni silen insanlar söylediklerimin anlamını kavrayabilir. Nasip tabi. Belki de doğru olan budur. Bu da onu şükre yöneltebilir. Saçma alışkanlıklarından kurtarabilir.</p>
</div>Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-1088262984899970032013-01-12T01:02:00.000+02:002013-01-12T01:05:43.561+02:00Karmaşık Duyguların Muhakemesi Yine depreşti bende yazılar yazma hissiyatı. Öyle hislerle doluyum ki herhalde bu kadar karmaşık hislere dayanabilecek insan sayısı sınırlı. Belki de kelimeleri seçerek yazdığımdandır. Belki de kendimi bir yazar olarak görmediğimden bilmiyorum.<br />
<br />
Ben, her şeye rağmen O'nun facebook sayfasına bakmaya devam ediyorum. Ve hala unutulmuş değil. Bazen sırf görmemek için gözlerimi kapatıyorum. Yine görüyorum hayallerde. Olmuyor be kerim yapamıyorsun diyorum kendi kendime. Neden unutmak bu kadar zor olsun ki, ya da senin bu aranızda olduğunu düşündüğün düğümü çözmek ölüm kalım meselesi haline gelsin. O kadar zayıfsın ki bir yandan, ve bir yandan da o kadar güçlü. Ne yapacağını bilmiyorsun. Çelimsiz bir cesaret var sende, hani ejderhaya kafa tutan cüce gibisin. Ne yapsan olmayacak biliyorsun ama ona bir harf bile yazmak seni hala heyecanlandırıyor. Belki de çekip gittiği içindir. Belki unutmadığın, onun ise kesin ve net kararı sebebindendir. Görmeseydin hiç daha iyi olurdu belki. Neden bu kadar zayıfsın ki?<br />
<br />
Tamaamm. Boşver artık gözyaşlarını, unut. Vazgeç o halinden. Yanılmışsın. Ters kutuplar her zaman birbirini çekmezmiş. Olabilir. O, bu haliyle mutlu O'nun yaşantıları var. Senin gibi değil ki O. Unutmakla kalma artık onu, kazı aklından. Kalbine zaten yaklaşamasın bile. Oldu da bir gün geldi ne yapacağını bil, titreyerek hayır deme ona, net ve kesin bir sesle konuş. Olmaz artık de. Öleceğiz çünkü de. Ben tamamen uzağım senden de. Şu an için o gücü kendinde bulamıyor olabilirsin tabi. Ya da boşver sen, bu bile seni mutlu edebiliyorsa. O kendi hayatını yaşasın, sen hiç bir hayat yaşama.Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-84882235837348113072012-12-31T18:01:00.001+02:002012-12-31T18:01:00.388+02:00Eksik kalmasın blogumda bir Miladi Takvim Sonu Yazısı<div><p>Herkes yazmış bir yeni yıl yazısı ben eksik kalmayayım dedim. Şimdi öncelikle bunun sadece bir miladi takvim değişikliği olduğunu unutmamak ile birlikte, milletimizin bunu sahiplendiği kadar başka milletlerin de bu değişikliği kutladığını ve birbirlerine iyi dileklerde bulunduklarını belirtmek isterim. </p>
<p>Bir Endüstri Mühendisliği aday adayı olarak ders çalışma masasında yazdığım bu yazı benim bir senelik özet raporum olabilir. Hazır ders çalışıyorken Yaratıcıya dualar ile belirttiğim taleplerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin analizini yapabilirim. Özet raporumu sunayım şöyle aşağıda;</p>
<p>Talep - Gerçekleşen</p>
<p>Ruh ikizimin gelip beni bulması - Onu bulmak için çabalayıp boşa çıkanların sayısı 6</p>
<p>Bütün derslerden başarılı olmak - Başarılı</p>
<p>Mutlu olma yüzdesi - %42</p>
<p>Yapmak istediklerimin hepsini gerçekleştirme - Yüzde 60ı gerçekleşti</p>
<p>Kötü geçmişi aklımdan çıkarmak - Çıkmasa da çıkmış gibi yapıldı.</p>
<p>Sonuç: Hiç yoktan iyidir.</p>
<p>Bu sene içinde en azından Avrupa Görmüş vasfı kazandım. Ayrıca diğerlerinin bana bakışlarını değiştirdim. Bir kaç kötü alışkanlığımdan vazgeçtim. Bazen saçma sapan düşüncelere girdim ve hala saçma olduğunu düşündüğüm bazı düşüncelerin içindeyim.</p>
<p>Genel olarak iç verim oranı MARR değerinden yüksek bir tutum sergilediğim söylenebilir. Neyse iyisi mi blogumu daha fazla derslerimle bulandırmadan noktamı koyayım ben.</p>
<p>İyi dileklerimi miladi takvime göre yılın son gününe değil yılın belirli bölümlerine yaymak isterim.<br>
Hoşçakalın. ;) Yılsonu eğlencenizi abartmayın.</p>
</div>Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7874207222475514135.post-38263067515795022402012-12-25T20:52:00.001+02:002012-12-25T21:19:52.026+02:00Kişi-lik Değiştirme Çabaları<div><p>Bu benim kişiliğim, diyerek çıkardım işin içinden bundan önce. Değişmez derdim sıyrılırdım. Üstelik her yanlışa ve doğruya bir sözüm vardır benim. Bunu da kişiliğime verirdim.</p>
<p>Bu andan itibaren değişmek için adım attığımı bildiririm. Neler değişir kişiliğimde bilmem lâkin değişmek için çaba göstereceğim. Garip bir kişilik miyim bilmiyorum ama bazen yanımda olan arkadaşlarımdan sebep kız arkadaşım olma potansiyeli olan kişilerin benden soğuduğunu düşünmüyor değilim. İkinci bir ihtimal olarak çok konuştuğumu düşünüyorum(Bazen bir kızdan bile fazla). Bu ihtimali de azaltmaya yönelik davranışlarda bulunuyorum. Hadi hayırlısı..</p>
<p>Yanımda olan ve yanında olmaya çalıştığım arkadaşlarımın bazılarının cinsiyetinin farklı olmasının benim kısmetimi etkilediğini düşünmem gibi absürt(eng. absurd) bir durum var ortada. Geçer diyip doğunun boşver batının f*ck it anlayışını benimsiyorum.</p>
<p>Ama iyiyim ya. Finallerim var bu arada onlara çalışıyorum. Gülüyorum yerli yersiz. Ağlamaklı oluyorum yine arada anlamasam bile bazen bazılarını anlamış gibi yapıyorum. Elbet yine kırdıklarım oluyordur ama bilmeden kırdıklarım sayılmaz. Biraz daha açık olmayı öğreniyorum insan veya insan olmayanlara karşı. Nitekim, yaşıyor gidiyoruz işte ya ayrıntılarda boğulmayın hedefe odaklanın. Bir taraftan bitirmemle ilgili gelişmeleri takip ediyorum. Diğerlerine nazaran tam istediğim tarzda bir bitirme olması için elimden geleni yapıyorum.</p>
<p>Benden böyle, ya sizler? Kişilikler değiştirilmeli mi yoksa insanlar sizi negatif yanlarınızı kabullenmek önşartı ile mi kabullenmeli?</p>
<p>Yorum yazmaktan çekinmeyin der adsız yorum yapabildiğinizi belirterek. Hade Eyvallah derim.</p>
</div>Mühendis'ül Edebiyathttp://www.blogger.com/profile/15264253538709033164noreply@blogger.com3