Perşembe, Temmuz 19, 2012

Saçmalar Gibi

   Yana yakıla yaşıyoruz hayatı nedendir bilinmez. Ya da -z ekini kaldırıp -m yapmam gerekli galiba emin olmadan bilemem. Karanlığa doğru hiç korkmadan gidiyormuşum gibi hissediyorum son günlerde nedense. Uzun cümleler kurmanın marifet olduğunu sanıp, saçma sapan da olsa uzun cümleler kurma uğraşındayım. Konuşurken düşünmemeye özen gösterir gibiyim. Kendimi eleştirerek huzur buluyorum sanki.

   Okulda yaşıyorum adeta, her iş çok ağır gibi geliyor ve ordan oraya koşturarak gerçekten eğlendiğim işi arıyorum. Galiba enerji sektöründe acayip eğlenirim ben. Teorik kısımları dahi eğlendiren bir enerji sektörü seçeneğim var önümde. Ama o kadar kararsızım ki, sanki bölümüm enerji alanıyla ilgili hiç bir içeriğe sahip değilmiş gibi hissediyorum. Gerçi ne alakası varsa, sanki herkes bölümüyle ilgili bir meslek yapmak zorunda.


   Neyse, umurumda olan şeylerin sayısı fazlalaştı. Bi de fazlalaştığı için zor geliyor yapmak görevlerimi. Pazartesi günü rahata ereceğim İnşallah. Hem ablam da gelecek pazartesi. Şimdi onun için güzel bir gezi planı hazırlamak lazım. Hadi bakalım Kerim göreyim seni.

   Berlin'de sahur, Münihte iftar nasıl yapılır? Diye bir yazı yazmak istiyorum buraya. Ortaokul arkadaşlarım iftar  için buluşmak istiyorlarmış. Dün biraz mesajlaştık. Dedim ben Almanyadayım, herhalde hava atıyorum sandılar. Böyle ezme çabaları falan, hiç değişmemişsin dedi biri. Dün geceden beri düşünüyorum da, aslında çok değiştim be. Eskiden olsa konuşmayarak cevap verirdim onlara, bunu becerebilirdim. Şimdiyse, az da olsa niyetimi belli etme durumundayım. Uff bunları niye size anlatıyorum ya.. Neyse. Bu yazı da burda bitsin. Çenemin açılması ellerimin fazla ve saçma sapan yazmasına sebebiyet veriyor. Bi de insanlar yazdıklarım üzerinden beni değerlendiriyor (nokta).

Pazar, Temmuz 15, 2012

Raporlama Aşaması

   Suskunluğum artalı, yazılarım unutulalı uzun süre olmuştur diye yazıyorum bu yazıyı. Yoksa boşluktan değil yani. Hayatım düz bir şekilde devam ediyor. Evet hiç bir engel, hiç bir tümsek veya çukur yok önümde. Fakat ne istediğim yükseklikteyim, ne de istemediğim yerde.

   Hayat yolunda birlikte olduğum arkadaşlardan aldığım izlenimlerle bir gün, Kaf dağının tepesinden bakacağım. Sabırsızlanıyor muyum? Hayır, aksine gayet rahatım. Adım adım ilerleyip bir gün orada olacağımdan eminim. Etraf sessiz olmadığında yazı yazamıyor ve saçmalıyorum. :( Ve sessiz bir ortama hasret kulaklarım. Gözlerimi kapatıp kendimi sessizlikte hissetme çalışmalarıyla yazıyorum bu yazıyı.

   Aşk hayatım konusunda pek bir gelişme yok. Yani geçerli bir gelişme yok gibi gözüküyor. Ama raporlama kısmına geçtim sanırım. Eğer bu blogun O'nun tarafından okunmadığını bilsem, buraya daha ayrıntılı yazardım. Ya da koyver gitsin ya.. :) Okursa okusun. Son bir kaç aydır bir kızla görüşüyorum. Ama Almanya'da olduğumdan sadece facebookta. İşte iki gün önce ona raporlamaya başladım "Benim internet paketim bitti. Pazar günü de burada hiç bir yer açık olmadığından internet alamayacağım. Pazartesi aldıktan sonra görüşürüz artık. Bunu niye sana yazıyorsam, neyse öyle işte.." diye bir mesaj yazdım. O an anladım işte, raporlama safhasına başladığımı. Ne kadar doğru bilmiyorum ama işte birinden hoşlanınca ve uzakta olunca böyle oluyor. 

   Cesur biri miyim? Şimdi bunu sormalıyım kendi kendime.. Ne aşkını anında itiraf edecek kadar cesur, ne de sevince o korku bariyerini aşamayacak kadar korkağım ben. Yani eğer aklıma düştüyse biri ve kalbime giden yola girdiyse. O zaman çekinmem söylemekten. Ama olmak istediğim ben, korkmadan gider söyler yüzüne. Ama tanıdığım ben, bunu yapamayıp böyle blog köşelerine düşürüyor aşkını. Kötü bir şey mi, iyi bir şey mi tartışılır. Bu daha kolay gelir bazen ve en çıkar yoldur uzaktayken..

   Saygılar sunar, yazımı uzun tutmaktan kaçınır, içimi buraya döktüğüm için sevince yakın görürüm kendimi.

Mühendis'ül Edeb...

Cuma, Temmuz 06, 2012

Beklemeden Gel

Sadece sessiz bir Cum'a sabahı düşlerimdeki.
Uyandığımda sen değildin artık gözlerimin önündeki.
Yeni bir aşk gibi bu kursağımdaki,
Hevesim ol kurtar beni bu boşluktan.

Gökyüzü karanlığa yakın bugün,
Cuma günü başlayan bir aşka hasret ömrüm.
Kapattım gözlerimi karşımda bir düğün,
Beklemeden gelmeni isterim senin.

Mühendis'ül Edebiyat