Pazar, Ocak 01, 2012

Mini Mini Bir Kuş Uçmuştu

"Mini mini bir kuş donmuştu,
Pencereme konmuştu,
Aldım onu içeriye,
Cik cik cik cik ötsün diye,
Pırpır ederken canlandı,
Ellerim bomboş kaldı."

Hepimizin bildiği çocukluk şarkılarımızdan biridir minimini bir kuş. Çok şey öğretir aslında bize de farkına varmayız öğrettiklerinin. Birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu öğretir öncelikle ilk satırında. Ve kuştan kastettiği her şey olabilir yazan kişinin ama benim bu kuştan anladığım sevgililerim oldu büyüyünce. Hepsi gelip pencereme(kalbime) kondular öylece. Sonra içeriye aldım hepsini büyük bir heyecanla.. Cik cik cik ötsünler evimi şenlendirsinler diye. Sonra pırpır ettiler hepsi(heyecanlandılar.) uçup gittiler sessizce açık duran penceremden. Ellerim hep boş kaldı.

Çocukken böyle olacağına alıştırmıştı aslında ailelerimiz bizi ama farkına varamadan hep o cik cik sesini bekledik, istedik ki hep elimizde ötsün minik kuş. Bütün isteklerimize rağmen hayat acımasız. Kalbimiz hep bir heyecana kapılıp içeriye alıyor donan kuşları. Onlar da pırpır edip canlanıyor ve uçup gidiyor ellerimizin arasından.

2011 yılının denemesini yapmaya fırsatım olmadı. Neden mi? Çünkü yılbaşından önce, o'nun işi vardı. Çok yoğundu ve önemli olup olmadığını sordu. Nasıl diyebilirdim ki çok önemli, belki O'nun için önemli değildi. Pek önemli değil dedim. Hele bir 2011 2012 olsun dedim. Söylerim. İşte aynen böyle oldu. Bugün çok yoğunum başka bir gün konuşmalıyız dedi. Belki de 2012 için bir sevgili buldu kendine, herneyse.. Bahtsız kerim forever alone yine..

Büyük bir heyecana kapılıyorum hala onu gördüğümde, ne diyeceğimi şaşırıyorum. Aklım bulanıyor adeta, saçma cümleler kuruyorum. Eğer aptal aşığı oynasam bir filmde oscar benim yani, o kadar. Söyleyemedim yine, hafta içi bir deneme daha yapacağım bakalım. Belki de bu yazıları okur da ona yazıldığını anlar ben de hiç uğraşmam. Öylesi de iyi olmaz ama görürse de ne yapayım. Hayırlısı her şeyden önce..

Mutluluğun minik kuş gibi elinizden uçmaması dileğiyle.. Ya da hiç içeri almayın kuşu donsun gitsin yani. :)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bence o kuş leyla leyla yıllardır uçarken , bir nefeslik konduğu bu pencereden derin bir nefes içine çekip, çoook uzaklara uçmalı, yoksa içerideki sıcağa aldanıp , dışarının soğunu unutabilir :) yada bırak ölsün ya :)

Mühendis'ül Edebiyat dedi ki...

Ölmesin ya.. Uçacağı varsa uçsun da ölmesin. Yani bize öyle öğrettiler küçükken, içeriye alacaksın. Sonra uçarsa uçacak. ;)